Tayland Rehberi

Her şey Arda’yla beraber bir süre “normal” hayatımızdan kopma ve ritmimizi değiştirme kararı almamızla başladı. Plan şuydu; işlerimizden ayrılacaktık, kendimize sadece kabaca bir rota belirleyerek, belli bir zaman kısıtlaması koymadan, ağır ağır, sindire sindire gezecek, aynı zamanda da özellikle ekolojik çiftliklerde gönüllülük projeleri kovalayacaktık.

Gezgin Ayşe ve Arda’nın aklındaki destinasyon Afrika’ydı. Her detayı ince ince düşünmeden, kafamıza nasıl eserse öyle gezmek istediğimiz için sadece yaklaşık bir rota belirlemiştik. Seyahatimize Etiyopya’dan başlayıp doğu hattındaki ülkelerden Güney Afrika’ya kadar uzanmak, sonra para ve zaman durumumuza göre Batı Afrika’ya geçmek istiyorduk.

Derken ben güzel bir iş teklifi aldım, Arda da düzenli bir gelirimizin olacağı güvencesiyle kendi işini kurmaya karar verdi. “Nasıl olsa yaşımız genç, ileride yine fırsatımız olur” diye birbirimizi avutarak gezginlik hayallerini şimdilik rafa kaldırdık. Kaldırdık kaldırmasına da, aylarca o kadar çok Afrika hayali kurmuştuk, ailemize, arkadaşlarımıza bu hayalleri o kadar ballandıra ballandıra anlatmıştık ki, içimizdeki uzak diyarlara gitme açlığını biraz olsun bastırmak için iki haftalığına da olsa gidip oraları görmek istedik.

Tabii bol zaman ve az parayla gezmek ile az zaman ve daha çok parayla gezmek arasında dünya kadar fark var. Hele de Afrika gibi turizm, ulaşım ve altyapı konusunda bakir ve devasa büyüklükteki bir kıtada bu fark insanın bütün planlarını alt üst ediyor. Az zamanın olunca “gezgin” değil ancak “meraklı tatilci” olabiliyorsun. Meraklı tatilci ister istemez gezgine göre daha konformist oluyor, çünkü kısıtlı zamanda mümkün olduğu kadar çok şey görmek istiyor. Hızlı gezince yoruluyor, belki gezgine cennet gibi gelecek bir çadırda konaklamak tatilciye eziyet oluyor. Tabii çok yer göreyim derken seyahat programını da şişirmemek gerekiyor. İki hafta gibi bir sürede tüm bir kıtayı değil, belki ancak bir ülkenin en bilinen ve turistik yerlerini gezebileceğini kabul etmeli insan. Öbür türlüsü “bunu da yaptım, bunu da gördüm” diye listeye çizik atmaktan öteye geçemiyor.

Böylece Afrika’daki seçenekleri araştırmaya başladık. En mantıklı iki seçenek vize istemeyen Güney Afrika ve havaalanında vize veren Tanzanya gibi görünüyordu. Hem de bunlar Afrika’daki en turistik ülkeler olduğu için kısa zamanda gezmesi en kolay olanlar. Gelgelelim fiyat araştırması yapmaya başlayınca gördük ki en basit, çadırda konaklamalı 5 günlük safari turları bile kişi başı $3000 civarında. Onun dışında tüm oteller, turistik aktiviteler de inanılmaz pahalı. Afrika dünyanın geri kalmış bir bölgesi,  nasıl olsa ucuzdur dememek lazım. Fiyatları görünce o paranın yarısını Uzakdoğuda harcasak krallar gibi gezeriz dedik ve rotayı hızlıca Tayland’a çevirdik.

thailand-bophut-beach-sunset

Tayland’a gitme sürecini ve yaptığımız hazırlıkları kısa bilgilerle biraz özetlemeye çalışayım:

Neden Tayland?

Güneydoğu Asya’ya ne zamandır gitmek istiyorduk. Tayland uzun süredir dünyanın dört bir tarafından turistleri kendine çektiği için Güneydoğu Asya’yı keşfetmeye başlamak için çok ideal bir ülke. Altyapı bölgedeki diğer ülkelere göre gelişmiş, dünyanın her tarafından sık ve görece uygun fiyatlı uçak seferleri var, ülke içinde gezmek için birçok alternatif mevcut, çok sayıda güzel ve uygun fiyatlı otel var. Tabii tüm bu “mantıklı” nedenlerin yanı sıra muhteşem güzellikteki doğası, tatlı insanları ve süper lezzetli yemeklerini de unutmamak lazım.

ga-chaloklam-beach_mini

Vize

Tayland, ülkeye hava yolu ile giriş yapan Türk vatandaşlarına 30 gün süreli serbest dolaşım hakkı veriyor. Vizesiz seyahat edebileceğimiz bir ülke olması da kararımızı etkileyen faktörlerden biri oldu.

Öte yandan havaalanına vardığınızda verilen varış formunu kaybetmemeniz gerekiyor. Zaten otellerde check-in sırasında bile bu formları sizden istiyorlar.

Tayland’a Ulaşım

Türk Hava Yolları’nın Bangkok ve Phuket’e direkt uçuşları var.

Biz uçak biletlerimizi seyahat tarihinden on gün önce aldığımız için fiyatlar uçmuştu. Alternatifleri taradığımızda en iyi fiyat-performans oranının Etihad’da olduğunu gördük. Türkiye-Tayland arasında direkt uçuşlar yaklaşık 10 saat sürüyor, bizim uçuşlarımız ise Abu Dhabi’deki aktarmalarla beraber yaklaşık 13 saat sürdü. Gidiş dönüş İstanbul-Bangkok biletlerine kişi başı 3600 TL ödedik ($925 – Mart 2018 itibariyle).

Biz çok ani plan yaptığımız için uçak biletlerine iyi para verdik, bunu kabul etmek lazım. Bu yazıyı yazdığım Nisan 2018 itibariyle özellikle Qatar Airways’in çok sağlam kampanyaları var. $400-500 civarında gidiş-dönüş bilet bulmak mümkün. Çok sayıda havayolu Tayland’a uçtuğu için biraz önceden plan yaparak uygun fiyatlı biletler bulunuyor.

Tayland İçinde Ulaşım

2009’daki Interrail maceramız hariç hiçbir seyahatimde bu kadar çok sayıda ve farklı vasıtayla yolculuk yaptığımı hatırlamıyorum! Ülkenin her yerinde kullanabileceğiniz en optimum ulaşım yöntemi bambaşka, o yüzden şehir şehir anlatmaya çalışayım.

Bangkok:

Gezip gördüğüm şehirlerden trafiği en berbat olanlar sıralamasında Bangkok, İstanbul ve Tahran’la beraber başı çekiyor. Tüm hızla büyüyen şehirler gibi burada da trafikte saatlerce beklemek işten değil. İnsanlar genellikle trafik kurallarına uyuyor ama vızır vızır giden motorsiklet ve tuktuklar insanı şaşkına çeviriyor ve hava kalitesini olumsuz etkiliyor. İyi haber ise toplu taşımanın tam bir hayat kurtarıcı olması.

bangkok-trafik-phloen-chit
Bangkok’ta trafik

Tayland seyahatine Bangkok’tan başlayacaklar için ilk durak muhtemelen Suvarnabhumi Havaalanı olacak. Buradan şehir merkezine Airport Rail Link denen hızlı trenle gidebilirsiniz, trenle merkeze yolculuk yaklaşık 45 dakika sürüyor ve Phaya Thai durağından BTS Skytrain hattı (metro) ile birçok otobüs hattına aktarma yapılabiliyor. Biletler yaklaşık 5-6 lira tutuyor (Mart 2018). Suvarnabhumi’den merkeze otobüs ve taksiyle de gitmek mümkün. Bangkok’ta otobüsler genellikle çok eski, çoğu klimasız ve çok kalabalık o nedenle biz kullanmadık ve ücretini bilemiyorum. Taksi 300-400 baht civarı tutuyor (40-50 TL – Mart 2018). Havaalanlarına giden ana arterlerde gişeler var, taksi ücretine çok cüzi bir miktar olan otoyol ücretleri de ekleniyor. İngilizce bilmeyen taksi şoförünüz size yana yakıla bir şey anlatmaya çalışıyorsa muhtemelen bu yolu kullanmasının uygun olup olmadığı konusunda teyidinizi almaya çalışıyordur.

Şehrin diğer havaalanı Don Mueang’dan iç hatlar ve komşu ülkelere dış hatlar uçuşları yapılıyor. Adalara ve farklı şehirlere gitmeyi planlıyorsanız ve vaktiniz kısıtlıysa muhtemelen uçak tercih edeceksiniz ve bu havaalanına yolunuz düşecek. Buraya da taksiyle, otobüsle veya Hualamphong Tren İstasyonundan kalkan (yavaş) trenlerle ulaşabilirsiniz.

Şehir içinde mümkün olan her yere metroyla, geri kalan yerlere de taksiyle gitmek en iyi yöntem diye düşünüyorum. Yapılması planlanan tüm metro hatları henüz tamamlanmamış ama mevcut hatlar şehrin büyük bir kısmını kapsıyor. Trenler yeni, hızlı ve klimalar sayesinde serin. Skytrain denilen hat şehrin ana arterinin üzerinden geçiyor ve Bangkok’ta hayatın aktığı tüm noktalara uğruyor. Bu hat şehir merkezinden geçtiği ve etrafında bolca alışveriş merkezi ve rezidans tarzı binalar olduğu için istasyonlar arasında asma yürüyüş yolları da yapmışlar. Bu haliyle çok fütüristik göründüğü ve konforlu olduğu kesin, ama altındaki yola gidecek havayı kestiği ve egzoz dumanlarını aşağıya hapsettiği için oradan yürümeyi imkansız hale getiriyor.

bangkok-bts-busy-road
Yukarıda BTS, aşağıda ise işlek bir cadde

Taksiler de oldukça ucuz, klimalı oldukları için rahat ve konforlular. Taksi için kesinlikle Tayland’a gitmeden önce telefonunuza Grab adlı uygulamayı indirmenizi tavsiye ederim. Singapur menşeili bu şirket Güneydoğu Asya’nın Uber’i, diğer bölge ülkeleri gibi Tayland’da da çok sık kullanılıyor. İstanbulluların zaten artık yoldan sarı taksi çevirmek yerine bu tip uygulamalardan araç çağırdığına inanmak istiyorum, ama eğer şehrinizde bu tip uygulamalar mevcut değilse de ne kadar büyük bir nimet olduğunu öğrenin isterim. Özellikle seyahatlerde gerçekten büyük kolaylık. Taylandlı taksicilerin çoğu İngilizceyi çok kısıtlı konuşuyor, taksimetre açmakta isteksiz davranıyor, trafik yoğunken yolcu almak istemiyor, yani buradaki sorunların aynısı orada da var. Ayrıca Bangkok’taki adres sistemini üç günde çözmek veya sokağınızın ismini doğru telaffuz etmek de imkansıza yakın. Biz ilk günlerde taksi kullanmak istediğimizde Uber’den araç çağırdık, ama sonra Grab’i keşfettik ve fiyatlarının daha uygun olduğunu gördük. Zaten biz hala Tayland’dayken Grab Uber’in Güneydoğu Asya operasyonlarını satın alarak bu rekabete bir son verdi 🙂

Bir yerden bir yere gitmek için çok etkili olmayan, ama bir turist olarak tecrübe etmek isteyeceğiniz iki ulaşım yolu ise Chao Phraya nehrini boydan boya geçen botlar ve tuktuklar.

Botla şehrin içinden geçmek nehir boyunda akan hayatı görmenizi sağlıyor ve başka yerden göremeyeceğiniz manzaralar sunuyor. Bu keyfin uygun fiyatlı versiyonu için turuncu bayraklı express botlar, daha turistik versiyonu için ise rehberli “long-tail” botlar tercih edilebilir.

bz-chao-praya-river-sunset14_mini
Turistik gezi yapan botlardan biri

Tuktuklar ise hem çok sevimli görünüyor, hem de Bangkok’un başına belalar. Üç tekerli dandik mobiletlerin arkasına birer oturak yeri kondurunca oluyor sana tuktuk. Trafik açıkken, rüzgar saçlarını tatlı tatlı savururken binmesi çok hoş ama sıkışık trafikte binenler boğulur herhalde çünkü kullandıkları yakıtın kalitesi çok kötü. Yine de bir defa binmenizi tavsiye ederim, ama öncesinde sürücüyle fiyat konusunda mutlaka sıkı bir pazarlık yaparak anlaşın ve sizi komisyon için dükkan dükkan gezdirmemesine dikkat edin.

Tuk-tuk-Bangkok
Tuktuk (fotoğraf buradan)

Taylandlıların çok tercih ettiği, benim ise denemeye cesaret edemediğim bir başka ulaşım yöntemi de motosai denen moto-taksiler. Köşe başlarında grup halinde bekleşen motorlular genelde taksi oluyorlar. Kısa mesafelerde, genellikle bulundukları cadde boyunca çok küçük paralara insanları taşıyorlar. Daracık yollarda deli deli gidiyorlar, bence gerek yok.

bangkok-gece-motorsiklet-trafiği
Bangkok’ta motorsikletler her yerde

Adalar:

Bangkok’tan sonraki durağınız adalarsa en mantıklı yöntem uçak+shuttle+feribot kombine biletlerinden almak. Çoğu adada havaalanı yok, olsa bile direkt uçuşlar oldukça pahalı. Bu kombine biletler kolay ve ucuz bir şekilde adalara ulaşımı sağlıyor. Örneğin, Koh Samui’ye direkt uçuş 700-800 TL iken, Surat Thani havaalanına uçup oradan feribotla adaya geçmek 200-300 TL’ye geliyor.

Bu konuda Nok Air bir numara, stresi sıfırlayan bir yöntem geliştirmişler. Uçağa check-in yaparken uçacağınız havaalanından sonra asıl gideceğiniz ada neresiyse ona göre farklı renklerde stickerları üstünüze yapıştırıveriyorlar. En İngilizce bilmeyen görevlinin en salak turisti yönlendirmesinde bile bir problem çıkmıyor.

la-a-ferry-nokair-koh-samui2.jpg
Surat Thani’den adalara bu feribotla geçiliyor
la-a-ferry-nokair-koh-samui1
Arda’nın tshirtüne yapıştırılmış stickerlar nereye hangi saatte gideceğimizi belirtiyor

Adaların içinde ise Bangkok’taki kadar çeşitli ulaşım yöntemleri yok tabii ki, en yaygın ulaşım yöntemi motorsiklet kiralamak. Her yerde motorsiklet kiralamak mümkün, ehliyet soruyorlar ama ehliyetiniz yoksa da bu size motor kiralamalarını engellemiyor. Pasaportunuzun bir kopyasıyla bir miktar kaparo bırakıp kiralayabiliyorsunuz. Günlük kiralar 200-250 baht civarında (25-30 TL – Mart 2018).

Genelde 125 cc’lik scooterlar kullanılıyor. Tayland’da trafiğin soldan aktığını hatırlatmakta da fayda var. Çoğu kişi daha önce hiç motor kullanmasa dahi boş bir yolda 1-2 denemeden sonra öyle ya da böyle motoru kullanıyor, zaten adalarda öyle çılgın bir trafik de yok. Ama ben çoğu kişi değilim tabii ki. Koh Samui’deki ilk günümüzde araçsız yapamayacağımızı anlayıp ikinci günde motor kiralamaya kalktık. Arda boş bir yolda şöyle bir gitti geldi. Ben motorun üzerinde bir dakika bile kalamadan kaza yaptım, gittim park etmiş kiralık bir arabaya tosladım. Bana bir şey olmadı ama bize motoru kiralayan kadın beni tutmaya kalkınca düştü, kolunda sıyrıklar oldu, canı acıdı ona üzüldüm. Araç kiralayan hiçbir yerde sigorta yapmıyorlar, o nedenle hem motorun hem de çarptığım arabanın hasarını biz karşıladık. Yine de ucuz kurtulduk.

Bu maceradan sonra korktuk, motor kiralamak istemedik. Adalarda taksiler Tayland için oldukça pahalı, 20 dakikalık bir yolculuk 500-600 baht tutuyor (65-75 TL). En yaygın toplu taşıma songthaew denen tuktukların kamyonet versiyonu. Dolmuş gibi el sallayıp durduruyorsunuz, gideceğiniz yeri şoföre söyleyip fiyatı soruyorsunuz, inerken de parayı ödüyorsunuz. Ücret 200 bahttan başlayıp mesafe ve saate göre 600 bahta kadar çıkabiliyor, gece daha yüksek ücret alıyorlar. Taylandlılara çektikleri fiyatlar bizimkilere göre çok cüzi tabii ki, o kadar parayı yerli halk nasıl versin. Kesin olarak anlamasak da araçlarda asılı fiyat listesi gibi şeylerde gördüğümüz en yüksek rakam 70’ti. İnsan kendini biraz enayi gibi hissediyor, ayrıca tüm adayı böyle gezmek pahalıya patlıyor. Bu kıytırık dolmuşlarda turistleri sıkışık da olsa oturtuyorlar ama Taylandlılar arkadaki demirlere tutunarak ayakta salkım saçak gidiyor. Yolda epeyce hız da yapıyorlar. Bize bu görüntü biraz korkutucu gelse de dolmuş kültürüne alışık olduğumuz için çok yadırgamadık ama Batılı turistler bunu görünce dehşete kapılıyor tabii ki.

songthaew
Burada bir songthaew’in arkasında gidiyoruz ama her zaman bu kadar boş olmuyor tabii ki

Adalarda gezmek için diğer bir yol da araba kiralamak, bunun için ehliyetinizin olması gerekiyor. Ana yollar genelde düzgün ama bazı plajlara giden ara yollar çok yokuşlu veya bozuk olabiliyor, o nedenle SUV tipi büyük araç kiralamak mantıklı. Araba kiraları günlük 1500-200 baht civarında (200-250 TL).

Chiang Mai:

Chiang Mai muhteşem tapınakları ve sayısız doğa aktivitesiyle hem çok ilginç bir şehir, hem de Kuzey Tayland’ı gezmek için iyi bir merkez. Bu nedenle birçok kişi Tayland seyahat planında buraya da yer veriyor.

jh-wat-phra-singh8_mini
Chiang Mai’deki Wat Phra Singh tapınağı

Chiang Mai’ye de hem Bangkok, hem de Tayland’ın başka şehirlerinden Air Asia, Nok Air gibi havayollarının ucuz biletlerini bulmak mümkün. Ayrıca Bangkok’tan tren ve otobüs seferleri de var, yol yaklaşık 12 saat sürse de çok keyifli manzaralar varmış. Biz uçağı tercih ettik ama vakti parasından daha bol olanlar için tren iyi bir alternatif olabilir.

Chiang Mai yürüyerek gezilebilecek kadar küçük bir şehir, merkezindeki sayısız irili ufaklı tapınak, pazar ve dükkan sayesinde burada yürümek de çok keyifli. Ancak şehir dışındaki yerlere gitmek için ya günübirlik turlar, ya da araç kiralama tercih edilebilir.

jh-wat-phra-singh22_mini
Chiang Mai’yi yürüyerek keşfetmek çok keyifli

İklim

Tayland’da tropik iklim hakim. Üç mevsim var, en popüler zaman Aralık-Şubat ayları arasında hava yağışsız ve kısmen daha serin, bizim de gittiğimiz Mart-Mayıs arasında çok sıcak, Mayıs-Kasım ayları da muson mevsimi. Yine de bu mevsimler çok keskin bir şekilde ayrışmayabiliyor. Tayland’da geçirdiğimiz iki haftada yarım saatin içinde amele gibi yandığımız da oldu, şakır şakır yağmur gördüğümüz de.

Hava gerçekten bunaltıcı derecede sıcak ve nemli olabiliyor. Mümkün olduğunca ince ama vücudu örten giysiler giymekte, her zaman şapka ve güneş koruyucusu kullanmakta fayda var.

Bavulumuzda Neler Vardı?

Tayland seyahatimiz için bavullarımızı hazırlarken sıcak bir ülkeye gittiğimiz için çok fazla kıyafete ihtiyaç duymayacağımızın, iç hatlarda low-cost havayollarıyla seyahat edeceğimizin bilincindeydik, o nedenle mümkün olduğunca az eşyayla gittik. İkimizde de üçte biri boş, çekçekli birer kabin bagajı vardı. Yine de Tayland’a varınca gereğinden çok eşya götürdüğümüzü farkettik. Her yerde oranın iklimine uygun, değişik tasarımlı ve ucuz kıyafet ve aksesuarlar, enteresan hediyelik ve el işleri satılıyor. Bunlardan alıp eve götürmek için bavulunuzdaki boş yerlere ihtiyacınız olacak. Ayrıca yine her yerde kilosu 40-50 bahta çamaşır yıkatmak mümkün. Ne kadar hafif gidilirse o kadar iyi.

İki haftalık bir seyahat için aşağıdakiler bavulunuzda mutlaka olmalı:

  • 3 t-shirt
  • 1 şort
  • 1 ince kumaştan uzun pantolon – Tapınakları gezerken ve akşamları sivrisineklerden korunmak için lazım olacak. Tapınak kuralı erkekler için de geçerli.
  • 1 ince kumaştan uzun kollu gömlek
  • Kadınlar için 1 ince kumaştan şal – Tapınak gezerken veya plajlarda hayat kurtarıcı. Bazı tapınaklarda çıplak kol ve bacakları örtmek için bir şeyler veriyorlar ama bunlar çok kalın olabiliyor.
  • Kadınlar için 1 elbise – Akşam da giyilebilecek gibi olması önemli, Bangkok’ta bazı bar ve restoranlarda daha özenli olmak gerekiyor. Diğer bölgeler gayet salaş.
  • 1 sırt çantası
  • 1 rahat sandalet veya parmak arası terlik – Sadece plajlar için değil, tapınakları gezerken, bazı cafelere, masaj salonlarına vb girerken de sürekli giy-çıkar yapacağınız için hayat kurtarıcı.
  • Kadınlar için 1 şık sandalet / erkekler için 1 loafer tipi ayakkabı – akşam giymek için
  • 1 spor ayakkabı – Converse veya Toms gibi değil, doğa yürüyüşlerine dayanıklı bir çift.
  • Mayo / bikini
  • Peştemal – Havlu yerine kullanmak için, çok daha az yer kaplıyor ve çabuk kuruyor.
  • Şapka
  • Güneş kremi – oradan da alınabilir.
  • Sinek kovucu sprey – Bunun şakası yok, çok fazla sivrisinek var. Havaalanından çıkmadan sürmenizi öneririm, biz otel lobisinde tuvalete gittiğimiz anda bacaklarımızdan şişlendik. Ülkede sıtma olmasa da özellikle yağmurlu mevsimde ve adalarda dengue fever gibi sivrisinek ısırığıyla bulaşan ateşli hastalıklar yaygın. Bu spreyler tabii ki Tayland’da da satılıyor ama tam zehir, kıyafet ve ayakkabılarımın boyasını çıkardı. Lemongrass veya citronella içerikli doğal olanlar oradan da alınabilir.
  • Kullandığınız kişisel bakım ürünleri / kozmetikler – Tayland’da beyaz ten moda olduğu için piyasadaki çoğu üründe çamaşır suyu gibi cildi beyazlatan, zararlı maddeler varmış.
  • Converter – Her tip priz gördük, hazırlıklı olmakta fayda var.
  • Fotoğraf makinesi

Bavulumuzda Neler Olsun İsterdik?

Tayland’da doğa o kadar muhteşemdi ve kısa sürede doğada o kadar farklı deneyimler edinme şansı bulduk ki, hayatımda ilk defa GoPro tipi bir kamera almadığıma hayıflandım. Koh Phangan’daki Mae Haad plajında su altındaki sayısız balığı çekmeyi, Chiang Mai’de fillerle çamurların içinde oynarken o anları ölümsüzleştirmeyi gerçekten isterdim.

Bunun dışında seyahatimiz sırasında bazı ilaçlara ihtiyaç duyduk. Bu ihtiyaçlarımızı yerel eczanelerden rahatlıkla temin edebilsek de, böcek sokmalarına karşı anti-histaminik, ağrı kesici, kas gevşetici, ishal kesici gibi temel ilaçları yanımıza almak iyi olurdu.

Diğer Bilgiler 

  • Tayland’da mutlaka internet paketi olan bir sim kart edinmenizi öneririm. Adalara ve ülkenin kuzeyindeki dağlık kesimlerine gidecekseniz operatör olarak AIS’i öneriyorlar, ben de onu kullandım ve memnun kaldım. Traveller Sim diye bir paketleri var 3 GB internet ve 100 baht kredi ile 299 baht’a satılıyor biz ondan aldık. AIS hariç DTAC ve True diye iki operatör daha var ama onların fiyatlarını bilemiyorum.
  • Tayland mutfağı bence Asya’nın en iyilerinden. Yıllar önce İngiltere’de yüksek lisans yaptığım üniversitede çok fazla Taylandlı öğrenci vardı. Yemekhanede her gün Thai yemekleri çıkardı, tatsız tuzsuz İngiliz yemeklerine kıyasla bu acılı, değişik aromalı yemekler bana nefis gelirdi. O zamandan beri pek severim, yerinde yediklerim de beni hayal kırıklığına uğratmadı. Tayland’da hem restoranlarda, hem de sokaktaki sayısız seyyar arabada mükemmel lezzetler bulabilirsiniz. Böcek, larva falan da yiyorlar, doğrudur. Yemek isteyene afiyet olsun ama ben açıkçası envai çeşit noodle, ızgara, curry, tropik meyve dururken bunları denemeyi gereksiz buldum. Böceklerin satıldığı tezgahlara bakıp ıyk da demedim, sonuçta size iğrenç gelen bir şey başkasının ağzını sulandırabilir. Hijyen konusunda mantık kurallarına uymakta fayda var, yine de oldukça temiz olduklarını söyleyebilirim. Gözünüzün tuttuğu her yerde mutlaka değişik lezzetlerin tadına bakın.

duck-noodles-in-bangkok-chinatown

  • Masaj! Tayland’da çok sağlam bir masaj kültürü var. Tüm sokaklarda, plajlarda sıra sıra masaj salonları göreceksiniz. Hangilerinin normal salonlar olduğunu, hangilerindeki masajların “happy ending”le bittiğini bu salonların önünde dizilmiş masözlerin hal, hareket ve giyimlerinden rahatça anlayabilirsiniz. Biz sert Thai masajındansa ayak, boyun ve sırt masajı gibi bölgesel masajları ya da tüm vücuda aromaterapik yağlar ile yapılan masajları tercih ettik. Bir saatlik masaj çok lüks olmayan salonlarda genellikle 200-400 baht (25-50 TL – Mart 2018) arasında değişiyor.
  • Taylandlılar hemen hemen her zaman son derece güleryüzlü, sakin ve kibar insanlar. Ülkelerine verdikleri isimlerden biri de “Land of smiles”… Bir sokak satıcısının yaptığı yemeği beğendiğinizi söylediğinizde, ya da yardım ettiklerinde teşekkür ettiğinizde gerçekten acayip mutlu oluyorlar.
smiling-thai-lady-with-sausages
Şu ablanın tatlılığına bakın!
  • Tayland gezisi sırasında Tay dilinde hemen öğreneceğiniz ve sık sık kullanacağınız iki kalıp var. Ben şimdiden yazayım, kullandıkça beni hatırlayın: sa-wa-di (merhaba) ve kop-kun (teşekkürler). Tayland’da kadınlar hemen her cümlenin sonunda uzata uzata “kaaa”, erkekler de r harfini sessiz söyleyerek “krap” diyorlar. Bu cümleyi kibarlaştıran bir ekmiş, ama zaten hep çok kibar oldukları için kimsenin bu ekleri kullanmadığını duymadım. Yani teşekkürler derken kadınsanız “kopkunkaaaaa” erkekseniz “kopkunkap” diyeceksiniz. Ayrıca ellerinizi göğsünüzde kavuşturup hafifçe eğilerek selamlaşmak adetten.
  • Sanırım Budizmin öğretilerinin de etkisiyle bağıra çağıra tartışmak, kesin ve net bir şekilde “hayır” demek gibi şeyler Taylandlılar için son derece kaba ve kabul edilemez davranışlar. Bu durum çoğu zaman çok hoşumuza gitse de Türkler olarak zaman zaman bizi zorladığını da itiraf etmem gerek. Mesela Turizm Polisine bizi kazıklamaya kalkan bir taksi şoförünü şikayet ettiğimizde çabalarımızın tamamen sonuçsuz kaldığını gördük. Yıllardır Tayland’da yaşayan bir arkadaşımın anlattığı bir anekdotu da aktarayım, doktora gidip sağlık raporu almak istediğini söylemiş.  Adam kafasını eğip bir şey arar gibi önündeki kağıtları karıştırmaya başlamış,  bu yaklaşık yarım saat böyle devam etmiş. En sonunda raporu vermeyeceğini anlayıp oradan ayrılmak zorunda kalmış. Çok sonuç odaklı değiller.
  • Öte yandan Tayland’da yabancıların toplum kurallarına uyması, ülkenin tarihine ve kültürüne saygı göstermesi de son derece önemli. Tayland, Güneydoğu Asya’da Avrupalı güçler tarafından kolonize edilememiş tek ülke ve bununla gurur duyuyorlar. Krallarını çok seviyorlar, onunla ve ailesiyle ilgili bir konuşma geçerse saygılı olmanızı bekliyorlar. Tapınaklar ve Bangkok’taki Grand Palace gibi yerleri ziyaret ederken de kurallara uymak, saygılı giyinmek gerekiyor. Her yerde dekorasyon olarak Buda kafalarının kullanılmasının saygısızlık olduğuyla ilgili uyarılar var.
lb-doi-suthep-buda-heykelleri
Buda heykelleri kutsal
  • Tayland son derece turistik ve güvenli bir ülke. Ancak tabii ki kalabalık yerlerde cüzdan ve kişisel eşyalarınıza dikkat etmek, gece geç saatte ıssız yerlerde gezmemek gibi mantık kurallarını bir kenara bırakmamak gerekiyor.
  • Alışveriş için harika seçenekler var, ama alışveriş merkezleri ve büyük mağazalar hariç her yerde sıkı pazarlık etmek gerekiyor.

5 Comments Kendi yorumunu ekle

  1. Nasil Gezdim? dedi ki:

    Neredeyse 20 yil once gittim Tayland’a. Hem insanlarina hem havasina hem de yemeklerine asik oldum . Yazinizi okuyunca eski gunler geldi aklima 🙂

    Beğen

    1. aysetravels dedi ki:

      Teşekkür ederim 🙂 Ben de çok sevdim Tayland’ı. 20 yıl önce eminim çok daha bakir ve güzeldir.

      Liked by 1 kişi

      1. Nasil Gezdim? dedi ki:

        O zamanda cok turist vardi ama Koh Samui adasi daha yeni yeni turizme acilmisiti. Dun aksam youtubeda gezi vlogu seyrediyordum adayi taniyamadim acikcasi.

        Beğen

Yorum bırakın