Belgrad

Bu yılın popüleri nasıl “Doğu Ekspresiyle Kars” gezisi ise, geçen yıl da Belgrad’a gitmeyeni dövüyorlardı. Benimse çok ucuz bir fiyata Belgrad’a uçak bileti alırken şehirden fazla bir beklentim yoktu. Bir-iki günden fazla izin almak zorunda kalmadan, çok fazla para harcamadan, vize istemeyen bir ülkeye gidip bir hafta sonu kaçamağı yapmak istemiştim sadece. Belki de beklentilerimin düşüklüğündendir bilmiyorum, Belgrad esprili insanları ve inanılmaz yeme-içme kültürüyle benim için güzel bir sürpriz oldu.

IMG_4880

Önce kısa notlar gelsin:

Ulaşım:

  • Biz Pegasus ile gittik, ama başka havayollarının da Belgrad’a her gün seferleri var. İstanbul-Belgrad arası uçuş yaklaşık 1 saat sürüyor.
  • Şehir içinde bol bol yürüdük, hiç toplu taşıma ya da taksi kullandık mı gerçekten hatırlamıyorum. Ama genel olarak ucuz bir şehir olduğundan bunlara vereceğiniz para sizi asla üzmez.

Konaklama:

  • Kesinlikle airbnb tavsiye ediyorum. Sırplar çok misafirperver, kibar ve yardımsever insanlar. Ev sahiplerinin buradan gelecek paraya ihtiyaçları olduğunu anlamak da zor değil, bu nedenle misafirlerini memnun etmeye çok özen gösteriyorlar. Hem Belgrad’da hem Novi Sad’da çok uygun fiyatlara güzel evlerde konakladık.

İklim:

  • Belgrad’ın iklim olarak İstanbul’dan pek farkı yok. Biz Mart’ta gitmiştik, hava dışarıda vakit geçirilebilecek gibi olsa da zaman zaman esen rüzgar “Balkanlardan gelen soğuk hava” ne demekmiş anlamamıza yetti. Yanınızda kalın bir şeyler mutlaka olsun.

IMG_4875

Belgrad’ı eski ve yeni şehir olarak ikiye ayırabiliriz, eski şehirde daha çok Osmanlı etkisi görülürken yeni kısımda Avusturya-Macaristan etkisi var. Şehri gezmeye başlamak için en güzel yol Republic Square’e gidip oradan şehrin meşhur caddesi Knez Mihailova boyunca yürüyerek Kalemegdan’a ulaşmak. Knez Mihailova’nın başındaki güzel kitapçıda çok hoş İngilizce kitaplar bulmak mümkün, bir süre bu ülkede yaşayan ve Sırp kültürünü tanıyan Amerikalı Emma Fick’in Snippets of Serbia kitabını da buradan aldım.

snippets-of-serbia
Snippets of Serbia’daki çizimlerden biri. Ben kitaba bayıldım.

Yukarıdaki rakija-rakı, kajsija-kayısı kelimelerinin benzerliğinden de görebileceğiniz gibi, Sırplarla Türklerin dilleri ve kültürleri arasında birçok benzerlik var. Belgrad’a gelmeden önce Sırpların soğuk ve Türklere karşı tepkili olabileceği ile ilgili yorumlar almıştım ama hiç böyle bir şey hissetmedim. Hatta tam tersi hepsi çok sıcak insanlar, Türk turistlerin şehirlerine ilgisinden de son derece memnun görünüyorlar.

IMG_4861

Knez Mihailova’nın bahsettiğim kitapçı ve birkaç güzel duvar resmi haricinde pek bir numarası yok, buradaki mağazalar falan bizim gibi ağaçtan çok AVM dikilen bir şehirden gelen turisti tatmin etmez. Bu bölge etraftaki kafe-barların çokluğu nedeniyle akşamları daha hareketli oluyor.

IMG_4932

Kalemegdan civarı gerçekten güzel. Adından anlaşılacağı gibi burası Belgrad’ın kalesinin olduğu yer. Kale aslında Osmanlı işgalinden korunmak için yapılmış ama Osmanlılar şehri ele geçirince buraya Kale Meydan ismini vererek askeri merkez olarak kullanmışlar.

IMG_4930

IMG_4898

Beni kale ve askeri müze kısmından ziyade güzelim nehir manzarası daha çok etkiledi açıkçası. Kalenin çevresini de güzelce çiçeklendirip düzenleyerek şehrin en turistik bölgesi yapmışlar.

IMG_4882

IMG_4903

IMG_4917

IMG_4914

Hep Belgrad’ın gece hayatından, kafe-restoranlarından ballandıra ballandıra bahsedilir ya, söylenenlerde abartı yok. Seyahatimizden önce Sırp bir arkadaşımdan Belgrad’da ne yapılır, edilir diye tavsiye istediğimde kızcağızın 3 tane görülecek yer adı sayıp 30 tane mekan önerisi vermesinden zaten durumu anlamıştım. Belgrad’a kesinlikle çok güzel bir şehir diyemeyiz. Kalemegdan civarında güzel manzaralar var evet ama şehrin çoğu yeri eski ve bakımsız binalarla dolu. Ama burada gerçekten Londra, New York gibi dünya şehirlerindeki benzerleriyle yarışabilecek kalitede restoranlar var ve onların yarısı kadar bile iddialı ve burnu havada değiller. Böylece hafta sonu Belgrad kaçamağımız iddialı bir yeme-içme gezisine dönüştü.

IMG_4929

Kalemegdan’da uzun bir yürüyüşten sonra bir içki içip ısınmak için Smokvica‘ya gittik. Üst katlarda oteli de olan bu cafe hem bahçesi, hem de içerideki şömine ve rahat koltuklarıyla çok hoştu.

IMG_4933

İçkilerimizi bitirdikten sonra akşam yemeği için Little Bay‘e gittik. Kırmızı kadife ağırlıklı dekoru, locaları, mumları ve canlı müziğiyle burası çok tiyatral bir restoran. Belgrad’a yolu düşen çiftler buraya bir uğramalı bence, yalnız rezervasyonsuz gitmeyin ve alt katta bir masa isteyin ki müziğe daha yakın olabilesiniz. Bizim gittiğimiz akşam jazz çalıyordu, çok beğendik. Değişik bir deneyimdi.

Belgrad’da gezdiğimiz yerlerden en ilginç olanı kuşkusuz Tesla Müzesi. Belgrad’ın en güzel mahallelerinin birinde yer alan müze, Tesla’nın kişisel eşyalarını sergilemenin yanı sıra icatlarını deneylerle interaktif bir şekilde ziyaretçilere gösteriyor. Rehberli turlar sayesinde Tesla’nın hayatını daha iyi anlayabiliyorsunuz.

IMG_4984
Rehberimiz Tesla bobinini anlatıyor

Müzeye yürüme mesafesindeki Aziz Sava Katedrali, Balkanlardaki en büyük katedral olması için yapılmış ve kubbeli yapısıyla dışarıdan oldukça ihtişamlı görünüyor. İçi ise biraz boştu, sanırım hala tam olarak bitmemiş. Yakınlarda arkadaşımın tavsiye ettiği Ceger’e gidip birer içki içtik.

IMG_5021
Aziz Sava Katedrali

IMG_5020

Tüm şehri yürüye yürüye dolaşırken hiç turistik olmayan mahallelerde kaybolduk. Özellikle sadece konutların olduğu Neimar diye bir semt çok hoşumuza gitti. Genel olarak şehrin ruhunu sevdim, hayat ağır ağır akıyor ama halkı uyuşuk da değil. İnsanların yüzünde şehirdeki bu sakin hayatın yarattığı bir memnuniyet okunuyor.

IMG_5018

IMG_5022

Acıkınca Homa‘ya gidip mükemmel bir yemek yedik, klasik Balkan ve Ege yemeklerini modern bir şekilde yorumlamışlar. Çok da minimal bir dekoru var, insanın içini açıyor. Böyle bir restoran Londra’da olsa aylar önceden rezervasyon kapmaya uğraşırsın, gidecek kadar şanslıysan maaşının yarısını bırakırsın ama burada sıradan bir ara sokakta duruyor işte.

IMG_5029

IMG_5028

Yemekten sonra Savamala denilen bölgeye kadar uzun bir yürüyüş yaptık. Her yeri bir yere benzeteceksek burası da Karaköy’e benziyor diyebiliriz. Nehir kenarındaki bu tarihi bölgeden yukarı çıkan merdivenler boyunca çok güzel ve değişik sokak sanatı örnekleri var. Buradaki Mikser House da hoş bir yer, tasarım dükkanı, kafe ve konser salonu var. Biz gittiğimizde içeride bir konser hazırlığı vardı ama bizim niyetimiz daha gezmek olduğu için birer kahve içip kalktık.

IMG_5035

IMG_5034

IMG_5033

Belgrad’da gece hayatı için çok alternatif var. Blaznavac çeşit çeşit kokteylleri ve hareketli müziğiyle epey popüler ve eğlenceli bir yer. Supermarket Deli‘de bizdeki boğma rakının bir değişiği olan, Sırpların milli içkisi Rakija’nın envai çeşidini deneyebilirsiniz. Rakija iksir şişesine benzeyen minik bir shot bardağında geliyor, ama tek dikişte değil, yudum yudum içiliyor. Rakı gibi içine su konulmuyor.

IMG_5038

Garsonumuz bu tuhaf shot bardaklarıyla ilgili yaptığı yorum bizi çok güldürdü: “Bu bardaklar eskiden Romalılar tarafından bile kullanılırmış, ama onlar içinde rakı yerine parfüm saklarlarmış. Salak Romalılar…”

IMG_4987

Belgrad, gezip görülecek yerler açısından çok zengin olmasa da gidip de memnun olmayanı duymadım. Yeme-içme, eğlence bu kadar başarılıyken, insanları da bu kadar tatlıyken zaten memnun olmayacak bir şey yok. Küçük bir şehir olduğu için iki gün geçirmek için ideal.

 

 

Yorum bırakın