30 Ekim İzmir Depremi Üzerine…

Blogun konusu değil belki ama, son 10 yıldır maksimum 280 karakterle derdimi anlatmaya çalıştıkça, düşüncelerimi derli toplu ifade etme becerimin gittikçe köreldiğini fark ediyorum. Sevdiklerime dair duyduğum endişe, uzaktan yardım edememenin verdiği çaresizlik hissi ve beni iki gecedir uyutmayan anksiyete biraz azalmışken canımın en acıtan yerine değen İzmir depremi ile ilgili 3 kuruşluk fikrimi toparlayıp yazayım dedim.

izmir deprem
Depremden hemen sonra İzmir

Öncelikle güzel memleketimde deprem nedeniyle hayatını kaybeden, yaralanan, maddi kayba uğrayan, yaşadığı büyük korku ile psikolojisi bozulan tüm canlar için çok üzgünüm. Ulaşabildiğim tüm yakınlarımdan hayatlarında hiç böyle bir deprem görmediklerini duydum, yaşadıkları korkuyu ve endişeyi anlamaya çalışıyorum.

Hep korkuyla İstanbul depremi beklense de İzmir ülkemizin en aktif deprem bölgelerinden biri. İstanbul’da Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın deprem üretmesinden endişe edilirken, İzmir’de 13 ayrı fay hattı var. Daha birkaç ay önce Dokuz Eylül Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hasan Sözbilir açıklamasında “[Tuzla fay hattı] 7 civarında bir deprem üretebilecek bir fay. Bu fay deniz tarafından Doğanbey’den başlayıp kuzeye doğru Yeniköy, Çatalca, Gaziemir ve Bornova’ya uzanan bir fay. 1992’de 6 büyüklüğündeki Doğanbey depremi bu fay üzerinde gerçekleşti. Bu bölgedeki faylar 500, bin ve 2 bin yılda bir deprem üretiyor. Bu fayın depremi hangi zamanlarda ürettiğine dair bir veri yok elimizde henüz. O veriyi elde edebilmek için çalışıyoruz” demiş. Özellikle deniz kıyısı ve ovalık bölge olan Karşıyaka, Çiğli, Menemen Bornova, Bayraklı depremden en çok etkilenebilecek sıkıntılı bölgeler.

İzmir Fay Haritası
İzmir Fay Haritası

Depremden en kötü etkilenen Bayraklı ve Manavkuyu bölgesinin geçmişini biraz hatırlayalım. İzmir’in ilk kurulduğu yer Bayraklı-Tepekule. 1900’lerden sonra Turan ve Bayraklı bölgesi hem bir sayfiye yeri hem de kentin sanayi bölgesi olmuş. Çocukluğumuzda Turyağ, Piyale ve başka birçok fabrika hala çalışmaktaydı ve Bayraklı denince aklımıza ilk olarak denizden yükselen o korkunç koku gelirdi. Ailece Karşıyaka’dan Alsancak’a giderken arabanın arka koltuğunda kardeşimle nefesimizi tutma yarışması yapardık. Bayraklı o dönemde ilçe değil, Karşıyaka’ya bağlı bir semtti.

Bayraklı Turan Turyağ Fabrikası İzmir
Turyağ Fabrikası
Bayraklı İzmir 1940
Bayraklı, 1940’lar
Bayraklı İzmir 1970ler
Bayraklı, 1970’ler

Bu bölgeyi “GÖKDELENLER BÖLGESİ” yapma fikri yeni değil. 2001-2002 yıllarında, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Üçüncü İzmir Projesi ile konuşulmaya başlanmıştı bu konu. O yıllarda Turan’daki fabrikalar Çiğli AOSB veya ülkenin farklı bölgelerine taşınırken bölge Karşıyaka ve Alsancak arasında âtıl kalmıştı. Belediyenin Alsancak Limanı ve Turan arasındaki bölge için açtığı tasarım yarışmasını Alman mimar Jochen Brandi kazanmıştı (proje detayları kısa bir Google araştırması ile bulunabilir). Dönemin Belediye Başkanı Ahmet Priştina Bayraklı bölgesinin kaderini belirleyecek proje ile ilgili ne demiş bakalım: “İzmir’de vizyon tartışmalarının yanı sıra gündelik talepler ve yapılaşma baskısı vardı. Oteller, yüksek binalar yapılmak isteniyordu. Gelecek vizyonun içini doldurmak için yerel yönetim olarak harekete geçtik. 550 hektarlık alan, bu vizyon için bir şanstı ve bunu değerlendirdik. Tarihi dokunun korunarak düzenlenmesi de hedeflerimiz arasındaydı. Bu proje ile esas korumak istediğimiz Kemeraltı ve Karşıyaka gibi bölgelerde yapılaşma baskısı da ortadan kalkacak. Siyasi otorite olarak yarışma sonrasında önemli görevler üstlendik. Jürinin önerdiği planlama için kurumsal yapı oluşturup, ilgili taraflar, kumu kurum ve kuruluşları, arsa sahipleri, meslek odaları ve sivil toplum örgütleri ile diyalog içinde uzlaşmaya çalışacağız.” Demek ki bu çok merkezi, âtıl bölge o dönemde de rant iştahı kabaran sermayedarların ağzını sulandırıyordu. Yine de kontrolsüz bir yapılaşmaya izin verilmesindense, kent tasarımı ve planlamasını ön plana alan, sadece gökdelenleri değil, kamu binalarını, iş merkezlerini alışveriş merkezlerini ve yeşil alanları bir araya getiren, bütüncül bir mimari yaklaşım hedeflenmişti. Takip eden yıllarda Salhane bölgesindeki iğrenç kokunun giderilmesi, İzmirdeniz projesi ile sahil şeridinde kesintisiz yaya ve bisiklet yolu ile peyzaj çalışması yapılması, İZBAN’ın tamamlanması ile bir yenilenme süreci başladı. Öte yandan alt yapı ve üst yapı süreçlerinde orijinal projeye ne kadar bağlı kalındı bu tartışılır. Son 10 yılda Bayraklı Tower, Folkart Towers, Megapol Tower, Mistral İzmir ve Ege Perla gibi şehrin siluetini değiştiren gökdelenler dikildi ancak altyapı çalışmaları ve kentsel dönüşümün bu gökdelenlerin çevresine yansıması epeyce geriden geliyor.

Bayraklı gökdelenler
Bayraklı’daki gökdelenler

Bayraklı, Menderes Nehri’nin getirdiği alüvyonlarla oluşmuş bir ova. Zemin gevşek. Burası çok katlı gökdelenler yapmaya ne kadar uygun bir bölge, tartışılır. Jeoloji mühendisleri, şehir planlamacıları, inşaat mühendisleri ve mimarlar bu tartışmada benden daha etkin olurlar herhalde. Ben bir İzmirli olarak bu bölgenin gelişiminden veya başka bir deyişle felakete sürüklenişinden oldukça rahatsızdım. En azından gökdelenler ciddi yatırım gerektirdiği için mimari ve mühendislik projeleri zeminin şartlarına göre projelendirilip inşa ediliyordur. Ancak bu bölgede 20 küsur yıldır yaratılan rantla hemen sahil şeridinin arkasında büyüyen mahallelerdeki binaların hiç de böyle yapılmadığını acı bir şekilde gördük.

Bayraklı İzmir Deprem enkaz bina

Bu ranta AKP yönetimlerinin de büyük katkısı oldu elbette. Bayraklı, 2008 yılında AKP’nin İzmir’den oy alabilmesi umuduyla “böl parçala yönet” taktiği kullanılarak, önceden Karşıyaka ve Bornova’ya bağlı bazı mahalleler birleştirilerek ilçe yapıldı. Aynı taktik Karabağlar için de uygulandı. Bu girişimler hem 2009 yerel seçimlerinde hem de sonraki seçimlerde AKP’nin elinde patladı ama bu durum Bayraklı’da bir yapılaşma patlaması olmasını engellemedi. Kulelerin yanı sıra İzmir Adliyesi, 2021’de açılması planlanan Şehir Hastanesi gibi birçok bina yapıldı, şehrin merkezi Konak’tan yavaş yavaş bu bölgeye kayıyor. Bu da tabii ki bölgenin nüfusunu artırıyor. 2000 yılı öncesinde yapılmış dayanıksız binalara talep hiç azalmıyor. Kentsel dönüşüm İzmir’in bu en riskli bölgelerine bir türlü gelmiyor. Bayraklı’da yıkılan Doğanlar ile Rızabey apartmanlarına ilçe belediyesinin 2012 ve 2018’de çürük raporu verildiği yazıldı. Neden boşaltılmadı bu binalar, insan hayatı bu kadar mı değersiz diye isyan ediyorum.

Bayraklı İzmir deprem Doğanlar Apartmanı enkaz
Bayraklı, Doğanlar Apartmanı

İzmir’de neden zorlama bir şekilde “gökdelenler bölgesi” yapılmasına ihtiyaç duyulduğunu anlamıyorum. Sanki İzmir’in evlatlarını besleyebilecek bir sanayi veya ekonomisi mi var? Ben dahil çoğu İzmirli iş bulabilmek için şehrini terk etmek, İstanbul’a veya yurtdışına taşınmak zorunda kalıyor. Bazı kurumsal firmaların bölge müdürlüklerini buralara taşıması hariç nasıl bir talep olabilir bu gökdelenlere? İzmirli kaç tane “kurumsal” firma var? Bu firmalar prestijin fiyakalı bir gökdelende ofis açmakla değil, sürdürülebilir bir strateji oluşturmak ve istihdam yaratmakla olacağını bilmiyor mu? Bu soruların cevapları beni tatmin etmiyor.

Sonra depremin yerini, şiddetini teyit etmeden “İstanbul’da deprem oldu” başlığı atan, arama kurtarma çalışmalarını canlı yayında verirken yayını kesip Cumhurbaşkanı’nın konuşmasını veren, Bakan’ın şovunu gösteren, enkaz altındaki bir çocuğun mektubunu okuyarak ajitasyon yapan basına lanet olsun. Kötüler, çok kötü. Artık yalnızca böyle ani gelişen felaketlerde TV açıyorum, onda da bir halta yaramıyor, bilgi alma ihtiyacımıza derman olmuyorlar.

Başka da söylenecek çok fazla söz yok. Hepimize geçmiş olsun. Biliyoruz ki son olmayacak.

Temmuz 2020: İzmir’in En Büyük Fay Hattı Görüntülendi

Tarihteki İzmir Depremleri

Turan Mahallesi Üzerine Güzel Bir Yazı Dizisi

Ocak 2002: Üçüncü İzmir Projesi

Emerging Towers in Bayraklı: Sustainability as a Branding Strategy or a Tool for Local Development? Aslı Ceylan Öner & Burkay Pasin

Jochen Brandi Yeni İzmir Projesi

İzmirdeniz Projesi

Bayraklı’ya Gelemeyen Kentsel Dönüşüm

Yorum bırakın