Belçika Gezi Rehberi

İki can arkadaşım geçtiğimiz yıl evlenerek Hollanda’ya yerleştiler. Yaşadıkları küçücük köy aslında Hollanda’da ama Belçika sınırına yürüyerek 15 dakika mesafede. Bu yüzden Aralık 2018’de kendilerini ziyaret edeceğimizde ne yaparız ne ederiz diye konuşurken planları hep Belçika’ya göre yaptık. Canlarımla hasret gidermek bir yana, ben de böylece daha önce hep gitmeyi ertelediğim Belçika’yı görmüş oldum.

brugge-30
Canlarımla Brugge’de

Belçika deyince ilk önce akla tabii ki Avrupa Birliği’nin merkezi Brüksel, Brugge, çikolata, waffle, patates kızartması ve bira geliyor. Ama aslında oldukça ilginç bir tarihe sahip Belçika. Ülkenin ismi Galyalıların bir kolu olan Belgae kabilelerinden geliyor. Bu topluluk Galyalıların geri kalanından oldukça farklı bir dile ve geleneklere sahipmiş ve Sezar’ın işgal çabalarına karşı uzun süre kafa tutmuşlar. Bu konular çizgi roman meraklılarına Asterix’ten tanıdık geliyor 🙂 Nihayet yeniliyor ve Roma İmparatorluğu’nun bir parçası oluyorlar. İmparatorluğun çöküşünden sonra bu bölgede bağımsız feodal devletler kuruluyor, ancak bölgeyi kontrol eden bir süper güç olmaması nedeniyle buralar İngiliz, Fransız, Hollandalı ve İspanyolların güç savaşlarına da sahne oluyor. 1815’te Napolyon Waterloo savaşında yenildikten sonra Viyana Kongresi’nde Belçika ve Hollanda’nın birleşerek bir krallık olmasına karar veriliyor. Ancak din ve dil farklılıklarından dolayı bu birleşme yürümüyor. Krallığın kuzeyi ağırlıklı olarak Protestan ve Felemenkçe konuşuyor, güneyi ise Katolik ve Fransızca konuşuyor. Sadece 15 yıl sonra Belçikalılar bir devrim yapıyor ve bağımsızlıklarını ilan ediyorlar. Sonrasında I. ve II. Dünya Savaşları sırasında Belçika Almanlar tarafından işgal ediliyor. Bugün de Belçika konuşulan dillere göre Flaman, Fransız ve Alman bölgelerine ayrılmış ilginç bir ülke.

d_ghent6
Ghent

Bir gezgin olarak Avrupa’nın bu çok kültürlülüğü ve iki saatte beş ülke gezme olayı bana oldukça enteresan geliyor. Ülkeler küçük, mesafeler kısa, yollar da kaymak olunca hop hop oradan oraya gitmek kolay oluyor. Özellikle de altınızda araba varsa ulaşım arkadaşlarla “En güzel Noel pazarı Köln’de, buraya sadece 2 saat uzaklıkta, acaba atlayıp oraya mı gitsek?” geyiği yaptıracak kadar rahat.

Belçika’da Vize Durumu Nedir? Ulaşım Nasıl?

Belçika’da Schengen vizesi geçerli.

THY ve Pegasus’un Brüksel’e aktarmasız uçuşları var. Pegasus Brüksel’in merkezinde sayılabilecek büyük havaalanına değil, yaklaşık 1 saat uzaklıktaki Charleroi Havaalanına uçuyor. Küçük, derli toplu bir havaalanı. Charleroi aynı bir şehir, Sanayi Devrimi’nden beri Avrupa’nın en büyük sanayi merkezlerinden biriymiş. Aslında bütün Güney Hollanda – Kuzey Belçika bölgesi oldukça endüstriyelleşmiş denilebilir, ama koca koca fabrikaların arasında yemyeşil tarlalar ve çok iyi korunmuş Ortaçağ şehirleri var. Yolda manzaramız sık sık değişiyor.

Belçika’da ve Avrupa’nın geri kalanındaki büyük şehirlere sık sık giden konforlu tren ağları var ama biz arkadaşlarımızın arabasıyla gezmeyi tercih ettik. Bu bölgede araba kullanmak en rahatı. Anlattıklarına göre Hollanda’da araba almak Türkiye’ye göre ucuz ve kolay, ama ehliyet almak ızdırapmış. Turist olarak Türk ehliyetinizle araba kiralayabilirsiniz.

brugge-155
Brugge’de gun batımı

Hava Nasıl Oralarda, Üşüyor Musun?

Kışın ortası olduğu için hava tabii ki çok çok soğuk. Bol rüzgarlı, yağmurlu, ıslak ve pis bir hava var. Suya dayanıklı ve sıcak tutacak giysiler giymek şart. Biz kışın Avrupa’da Noel pazarlarını gezmeyi çok seviyoruz, o yüzden Belçika’ya doğru zamanda gittiğimizi düşünüyorum. Ama yazlar da bahçede mangal partisi, Ghent festivali falan derken oldukça keyifli geçiyormuş.

d_ghent38
Belçika’nın meşhur patates kızartması

Belçika’da Yeme-İçme

Belçika mutfağı deyince akla hemen patates kızartması, midye, çikolata, waffle ve çeşit çeşit biralar geliyor. Bir turist olarak gerçekten de sokaklarda gezerken hemen bu yemekler göze çarpıyor. Her köşe başında bir frituur, yani patates kızartması satan büfeleri ve wafflecıları görebilirsiniz. Patatesleri gerçekten güzel, yanında çeşit çeşit soslar ve bir birayla sağlıklı olmasa da nefis bir öğün oluyor. Özellikle turistik bölgelerde çok güzel çikolata dükkanları var, içine girince ne alacağınızı şaşırıyorsunuz. Belçika biraları çok çeşitli ve genelde yüksek alkollü oluyor. Ülkede 1000’den fazla bira olduğu, neredeyse her köyün kendisine has birasını yaptığı söyleniyor. Ben özellikle tripel denilen pale ale cinsi biralarını çok seviyorum (örneğin Westmalle, Delirium Tremens, Straffe Hendrik, Tripel Karmeliet).

Tabii ki Belçika’ya has tatların yanısıra her tür dünya mutfağını da bulmak mümkün. Büyük şehirlerde Türk nüfus fazla olduğu için döner fast food olarak çok popüler. Ayrıca Uzakdoğu mutfağı da çok seviliyor.

brugge-131
Belçika’ya yüzlerce farklı çeşit bira var

Belçika’da Gece Hayatı

Bu kadar bira çeşidinin olduğu bir ülkede tabii ki pub ve barlar çok popüler. Özellikle öğrenci şehri Ghent’te geç saatlere kadar canlı bir gece hayatı var. Biz özellikle gece club veya konserlere gitmedik ama sokakların soğuk havaya rağmen Avrupa’nın diğer yerlerine göre çok daha renkli ve eğlenceli olduğunu söyleyebilirim.

brugge-143
Şuraya da Brugge’de donan bir kız çizelim…

Belçika’da Gezdiğimiz Yerler

Arkadaşlarımız bizi havaalanında karşıladıktan sonra ilk gittiğimiz yer benim ısrarlarımla Brüksel yakınlarındaki Louvain-la-Neuve’de bulunan Hergé Müzesi oldu.  Bu deneyimi uzun uzun şu yazıda anlattım, benim için kesinlikle çok keyifliydi.

Müzeden çıkınca Brüksel‘e gittik, niyetimiz biraz etrafı dolaşıp sonra da Delirium Cafe‘de oturup bir şeyler içmekti. Arabayla merkeze doğru giderken şehri epeyce dolaştık, şehri oldukça sevimsiz ve kişiliksiz buldum. Merkeze ulaştığımızda Sarı Yelekliler’in eylemlerinin olduğunu gördük, birçok sokak polisler tarafından kapatılmıştı. Arabayı park edip Rue des Fripiers’deki Dr. Martens dükkanına girdik, o sırada beyler hemen köşedeki cafede yer tutmaya gittiler ama az sonra gelip yer bulmamızın imkansız olduğunu söylediler. Hava o kadar kötüydü ki daha fazla dolaşıp başka bir yer bulacak halimiz yoktu, zaten Brüksel’e de pek bayılmamıştık. Arabaya binip Hollanda’daki köyümüze döndük.

Arkadaşlarımızın yaşadığı yerin adı Terneuzen. Oldukça küçük bir yer olmasına rağmen birlikte vakit geçirdikleri güzel bir arkadaş grupları var, şehirde de gidilebilecek birkaç tane güzel restoran ve bar varmış. Akşam beraber sık sık gittikleri bir İspanyol tapas restoranına gittik, bol sarımsaklı yemekler ve sürahilerce sangria ile yanaklarımız al al oldu 🙂

IMG_2415

Ertesi günü tamamen Brugge‘e ayırdık, sabah erken saatte gidip karanlık çökene kadar burada vakit geçirdik. Akşam yemeği için Ghent’te bir Thai restoranına gittik, oraya yerleşmiş uzun süredir görmediğimiz başka bir arkadaşımızı da alıp beraber güzel vakit geçirdik.

Son günümüzü de tamamen Ghent‘te geçirdik. Yine yüz yıldır görmediğimiz, Arda’nın Erasmus’tan Belçikalı bir arkadaşıyla beraber şehri gezdik. Ghent’i çok sevdik, birbirimize yazın buraya tekrar gelmeye söz verdik.

Üç günlük bir gezi için Brüksel – Brugge – Ghent üçlüsü iyi bir plan bence, şehirler çok büyük olmadığı için yiyip içip rahat rahat gezebileceğiniz güzel bir seyahat olabilir.

 

Yorum bırakın