Transilvanya Gezisi – Karpatlarda Bol Yağmurlu, Uzun Bir Hafta Sonu

En sevdiğim seyahatler spontane gelişen, az planlı ve “road trip” tadında olanlar. Hafta sonunu kısa bir yıllık izinle birleştirdiğimiz Romanya seyahatimiz tam olarak böyleydi. Karpatların arasında üzerine bulutların çöktüğü yemyeşil sonsuz ormanların içinden geçtik, resim gibi şatoları, kaleleri gezdik, çok şirin şehirler ve köyler gördük, nefis yemekler ve şaraplar tattık. Harika bir dört gün geçirdik ve çok merak ettiğimiz muhteşem bir ülkeyi tanımış olduk.

#romania #romanya #ayçiçeği #sunflowers
Romanya’da arabayla gezerken sık sık göreceğiniz bir manzara bu

Daha çok yer gezip daha çok insan tanıdıkça ülkeleri insanlarıyla özdeşleştiriyor, bütünleştiriyorum. Romanya’nın da bende böyle özel bir yeri var. Londra’ya ilk taşındığım, kalıcı çalışma ve oturma iznimin çıkmasını beklediğim maceralı dönemde Knightsbridge’de lüks bir otelin restoranında hosteslik yapmıştım. İş tanımım kısaca kapıda durup güzel görünmek, gelen misafirleri karşılayıp masalarına oturtmak ve gecenin sonunda hesap almaktı. Restoranda iki kişilik ortalama bir hesap 500 sterlin civarındaydı ve restoranın fazla müşteri çekmek gibi bir derdi yoktu. Zengin Arap şeyhleri, TV ve sinema yıldızları, ünlü iş insanlarından oluşan müdavim kitlesi gelirdi, akşam servisinde en fazla on masa olurdu. Rahat bir işti, parası da fena değildi ama bütün gece kapıda beklemek ölümcül derecede sıkıcıydı.

Bu dönemde beraber çalıştığımız canım arkadaşım Oana’yla kendimizi eğlendirmek için saatlerce çene çalar, bazen kahkahalarımız fazla yüksek olduğunda müdürlerimizden azar işitirdik. 20’li yaşlarının başında iki genç kadındık, büyük hayallerimiz ve yanlış kararlarımız vardı. Birbirimize uzun uzun hayattan, erkeklerden, geçmişlerimizden ve gelecek planlarımızdan bahsederdik. Oana yaşıtı birçok genç Rumen gibi bir uçağa atlayıp Londra’ya gelmişti ama hayatını kurması hiç de kolay olmamıştı. O dönemde İngiltere hizmet ve inşaat sektörlerinde çalışan binlerce Polonyalıyla göçmene doymuştu. Yeni AB üyesi olan Rumen ve Bulgarlar biraz çakma Avrupalıydılar ve gerek bürokratik olarak, gerek gündelik hayatta birçok zorlukla karşı karşıya kalıyorlardı. Benim ve ailemin durumu Oana’ya göre çok daha iyiydi ama ben de Türkiye’de bir gelecek göremeyerek yabancı bir ülkede tek başıma tutunma mücadelesi veriyordum. Ülkelerimizi sevgiyle ama biraz da acı acı anardık. Oana bana aldığı inanılmaz iyi eğitimi, ekonomik koşulların zorluğunu, ülkesinin muhteşem doğasını, yemeklerinin ve tatlılarının ne kadar güzel olduğunu heyecanla anlatırdı. Ben de tabii ona Türkiye’yi anlatırdım. O dönemden beri Romanya’yı çok merak ederim.

IMG_0205

Oana ben 2013’te İstanbul’a taşındıktan birkaç ay sonra bir haftalığına ziyaretime geldi. O buradayken maalesef Berkin Elvan yaşam savaşını kaybetti. Ben de o dönem Kurtuluş’ta oturuyordum, evimin etrafı savaş alanına döndü. Birkaç gün boyunca kızcağız evden çıkmaya bile korktu. Karaköy’e gezmeye gittik, adamın biri poposunu avuçlayıp kaçtı, şok oldu. Büyükada’ya gittik, AKP mitinginin ortasında kaldık. Egemen Bağış yanımızdan geçerken bize pis pis baktı, adamın kim olduğu konusunda hiçbir fikri olmayan Oana bile kötü enerjisini hissetti. Tek başına Yıldız Sarayı’nın oraya gezmeye gitti, askerler casus muamelesi yapıp iki saat sorguya çektiler. Kızın başına gelmeyen kalmadı, Romanya gibi çileli bir ülkenin vatandaşını bile yordun tebrikler Türkiye!

Bense Oana’nın ülkesine gitmek için yeni fırsat bulabildim. Seyahat planlamamız çok hızlı gelişti, 15 Temmuz’a bağlanan hafta sonunda nereye gitsek diye düşünürken aklımıza Romanya geldi. Oana Londra’da bebeği Alfie ile beraber olduğu için bu kadar kısa zamanda bize katılamadı ama ondan tavsiyelerimizi aldık, seyahatimiz boyunca da sürekli sosyal medya üzerinden konuştuğumuz için sanki berabermişiz gibi oldu.

romania260
Romanya’da tipik bir köy evi

Gezi notlarından önce Romanya gezi rehberi niteliğinde kısa notlarımı paylaşayım:

Romanya’nın Kısa Tarihi

Romanya’nın uzun, renkli ve bir o kadar da acı dolu tarihini ben çok ilginç buluyorum. Gezerken göreceğimiz tarihi yapıları, Bükreş’teki orantısız büyüklükteki binaları, köyleri, kentleri, insanları anlamak için kısa bilgilere sahip olmakta fayda var.

Romanya Avrupa’da en eski yerleşimin olduğu yerlerden biri. M.Ö. 650 yılında bölgede ilk kurulan devlet Trakların kurduğu Daçya Devleti oluyor. Daçya M.S. 106’da Roma İmparatorluğu tarafından işgal ediliyor ve imparatorluğun bir parçası haline geliyor. Romalıların döneminde Latince’ye çok benzeyen Rumen dili doğuyor. Romalıların 271’de bölgeden çekilmesiyle Gotlar, Hunlar, Avarlar, Slavlar, Bulgarlar gibi birçok kavim tarafından istilaya uğrıyorlar.

14. yüzyılda tarih kitaplarından hatırlayacağımız, Rumenlerin ilk defa kurdukları devletler olan Eflak ve Boğdan Beylikleri kuruluyor. 15. yüzyıldan itibaren Osmanlı egemenliğine giriyorlar. Bu dönemde ünlü Eflak Voyvodası III. Vlad Tepeş yani Kazıklı Voyvoda tarih sahnesine çıkıyor. Türkleri kazıklara oturtarak işkenceyle öldürmesi ile meşhur Vlad sonradan Bram Stoker’ın yazdığı Dracula romanına ilham oluyor.

Osmanlı döneminde Eflak ve Boğdan tampon devletler olarak vergi ve asker sağlıyorlar. Gezerken de rahatça görüleceği gibi Osmanlı buralara pek bulaşmamış, şehirlerinde Balkanlardaki gibi bir Osmanlı karakteri yok. Oana da bir defasında “Biz Osmanlı’ya bizi fethettiği için kızmıyoruz, yüzlerce yıl buralara hiçbir şey yapmadığı için kızıyoruz” demişti.

17. yüzyılda Osmanlı’nın Viyana’daki yenilgisi ile Habsburg Hanedanı, Transilvanya’yı kontrol etmek için harakete geçiyor. 18. yüzyıldan itibaren de Rusya Balkanlarda hakim güç haline gelmek istiyor. Osmanlı- Rus Savaşları’nın birçoğu Romanya topraklarında gerçekleşiyor. 1812’de imzalanan Bükreş Antlaşması Osmanlı-Rus savaşını bitiriyor. Rusya bugünkü Moldova’nın Besarabya bölgesini alıyor, Eflak-Boğdan ise Osmanlılar’da kalıyor. Sonradan Eflak-Boğdan da Rusya egemenliğine geçiyor.

1881’de Romanya Krallığı ilan ediliyor, Alman kökenli 1.Carol Romanya’nın ilk kralı oluyor. Romanya Krallığı II. Balkan Savaşı’nda Bulgaristan’a karşı Osmanlı ve diğer Balkan devletlerinin yanında yer alarak kazanan tarafta oluyor ve Güney Dobruca’yı Bulgaristan’dan alıyor. I. Dünya Savaşı’nda ise Alman kökenli krallarına rağmen oldukça pragmatik bir şekilde İtilaf Devletleri’nin yanında yer alıyorlar. İttifak Devletleri’ne teslim olmak zorunda kalsalar da savaşın sonunda Almanya yenilince Bukovina ve Transilvanya’yı alarak oldukça karlı çıkıyorlar.

II. Dünya Savaşı’nda ise aynı şans yüzlerine gülmüyor. 1940’ta SSCB Romanya’dan toprak talebinde bulunuyor ve Romanya kaybettiği toprakları geri almak amacıyla Almanya’nın yanında II. Dünya Savaşı’na giriyor. Birçok Romanyalı Yahudi öldürülüyor. Savaşın bitmesinden kısa bir süre önce Antonescu devrilince Romanya taraf değiştirerek savaş sonuna kadar SSCB birlikleri ile beraber çarpışıyor.

1947’de Romanya’da monarşi devriliyor ve Romanya Halk Cumhuriyeti kuruluyor. 1967’de Nikolay Çavuşesku Romanya’nın Devlet Başkanı oluyor ve Romanya tarihinin en berbat dönemi başlıyor. Çavuşesku diğer Varşova Paktı ülkelerinden farklı olarak yüzü Batı Avrupa ve ABD’ye dönük, bağımsız bir dış politika izliyor. Aşırı güç sahibi olan herkes gibi zaman içinde megaloman ve acayip fikirler, davranışlar ve politikalar izlemeye başlıyor.

Bunlardan en çarpıcı olanı 1966 Kararnamesi ile ülke nüfusunu artırmak ve doğurganlık oranını yükseltmek için kürtajı yasaklanması, çocuğu olmayanlara yüksek vergiler getirilmesi, en az beş çocuk sahibi annelere önemli ayrıcalıklar sağlanması ve boşanmanın zorlaştırılması. Bir diğeri Bükreş’teki korkunç şehirleşme programı. 70’li ve 80’li yıllarda Bükreş’in beşte biri Çavuşesku’nun vizyonuna göre bir şehir oluşturmak için, tarihi binalar da dahil olmak üzere yıkılıyor. Şehrin doğası ve karakteri yok ediliyor, yerine şu an Parlamento Binası olarak kullanılan Casa Poporului gibi zevksiz binalar yapılıyor.

Çavuşesku’nun bu iddialı programları ve izlediği dış politika ülkeyi çok ağır bir borcun altına sokuyor. Borcu ödeyebilmek adına tarım ve endüstriyel üretimin çoğunun ihraç edilmesi emrini veriyor, bu da Romanya halkını çok korkunç bir fakirlik ve kıtlığa itiyor. 1980’lerde ülkede birçok yiyecek maddesini bulmak problem oluyor, insanlar ısınma, barınma, ulaşım gibi ihtiyaçlarını karşılarken bile türlü zorluklar yaşıyorlar. Nüfusu artırmak için izlenen politikalar bu fakirlikle birleşince yetimhaneler dolup taşıyor, çocuklar korkunç şartlarda yaşamak zorunda kalıyorlar. Çavuşesku’nun 1980’lerde doğum kontrolünü yasaklaması ve beslenme yetersizliği nedeniyle çocukların ve hastaların gücünü artırmak amacıyla kan verilmesi nedeniyle ülkedeki AIDS vakalarında patlama yaşanıyor.

Bütün bunlar olurken Çavuşesku sürekli gerçeği reddediyor ve her şey yolundaymış gibi davranıyor. En sonunda ülkedeki gerilim doruk noktasına tırmanıyor ve Çavuşesku ve eşi Elena 1989’da 25 yıllık başkanlığın ardından kurşuna dizilerek idam ediliyorlar.

2004’te Romanya NATO’ya katılıyor. Bu Romanya’nın Avrupa Birliği üyeliği için ilk adım oluyor, 2007’de de Romanya ve Bulgaristan Avrupa Birliği’ne giriyor. Romanya hala Avrupa’da yolsuzluğun en yaygın olduğu ülke. Ortalama aylık maaşlar 300-400 euro civarında, turistlere ucuz gelse de yaşam Rumenler için pek de ucuz değil.

romania362
Romanya muhteşem doğası ve tarihiyle görülmeye değer bir ülke – fotoğraf Sibiu yakınındaki Slinmic’den (Stolzenburg)

Neden Romanya? 

Yukarıda bahsettiğim özel nedenleri bir kenara bıraksam bile Romanya kesinlikle görülmeye değer. Avrupa’nın en hak ettiği değeri bulamamış turizm destinasyonu olabilir. Doğası, yemekleri, şarapları çok güzel. Özellikle Transilvanya zengin tarihi, Drakula efsaneleri, şato, kale, manastır ve kiliseleri ile çok özel bir bölge. İnsanlar soğuk ve sert görünseler de aslında çok tatlılar ve harika bir kara mizah anlayışları var. Güzel ülke yani, gidin.

Vize

Romanya’ya Schengen vizesi ile giriş yapılabiliyor. Daha detaylı bilgi için buraya.

Romanya’ya Nasıl Gidilir?

Romanya’ya THY, Pegasus ve Rumen havayolu şirketi TAROM’un İstanbul’dan Bükreş’e düzenli direkt seferleri var. THY ayrıca Cluj-Napoca’ya da aktarmasız uçuyor. Temmuz-Ağustos 2019 itibariyle birkaç gün sonrasına baktığım biletler bile gidiş-dönüş 800-900 TL civarında, ki İzmir veya Bodrum biletlerinin bile bu civarda olduğunu düşünürsek bence çok uygun.

Biz Transilvanya’da arabayla gezmek ve birçok farklı yer görmek istediğimiz için gidişi Bükreş, dönüşü Cluj’dan aldık. Bu şekilde de bilet fiyatlarında bir değişiklik olmuyor.

Daha maceralı bir yolculuk isterseniz İstanbul – Bükreş arası sadece yaz dönemlerinde çalışan Bosfor Ekspresi‘yle de gidebilirsiniz 🙂

Romanya İçinde Ulaşım 

Rota Transilvanya ve Karpatlar ise en mantıklı seçenek araba kiralamak. Biz düz vites, ufak bir Renault Clio kiraladık. Ana yollar ve köy yollarının dışına çıkmadığımız için gayet yeterliydi, fiyatı da oldukça da uygundu.

Romanya’nın aslında iki ünlü yolu var, Transfagaraşan ve Transalpina. Bu yüksek ve bol virajlı yollar özellikle motorcuların çok sevdiği rotalar arasında. Biz bu rotaları kullanmadık ama Karpatlar arasından kıvrıla kıvrıla gittiğimiz orman yolları da muhteşemdi.

Özellikle söylemekte fayda görüyorum, yolların manzarası çok güzel ama altyapı gerçekten berbat ve Rumenler deli gibi araba kullanıyor. Oana “Siz Türksünüz size koymaz” dedi ama birkaç defa kaza tehlikesi atlattık. Ne kadar eleştirsek de bizde son yıllarda yapılan duble yollar ve havayolu ulaşımının yaygınlaşması sayesinde şehirler arası yolculuklar bir nebze daha rahat ve güvenli hale geldi. Romanya’yı Türkiye’nin 80-90’lı yıllardaki hali gibi düşünmek lazım. Daracık, çukurlarla dolu yollarda birbirlerini sollaya sollaya gidiyorlar.

Bükreş’te de çok kocaman bulvar ve meydanlar nedeniyle dönüşlerde zorlandık. Hatta Arda bir ara “Sola dönemem, sola dönemem!” diye isyan ederek sadece sağa dönüşlerle bizi gideceğimiz yere götürmem konusunda ısrarcı oldu 🙂 Bir iki saat sonra alıştık ama.

Romanya’ya Ne Zaman Gidilir? 

Kış sporlarını sevenler için kışın Romanya’ya gitmek eşsiz bir deneyim olabilir. Ancak amaç bizim yaptığımız gibi gezmeli bir macera ise kesinlikle yazın gitmek lazım. Temmuz ayında bile çok serin ve yağmurluydu.

Romanya Gezi Programı ve Transilvanya Rotamız

Üç gece, dört günlük seyahatimizde rotamız aşağıdaki gibi oldu.

  • Bükreş – İlk durağımız başkent Bükreş’te bir gün geçirdik ve gece konakladık.
  • Sinaia – Peleş Kalesi burada.
  • Poiana Braşov – Braşov’a yakın, çok güzel bir kayak merkezi.
  • Braşov – Ortaçağ’dan kalma çok sevimli bir şehir.
  • Bran – “Drakula’nın şatosu” meşhur Bran kalesi burada.
  • Fagaraş – Romanya’nın tam ortasında yer alan, kalesiyle ünlü tarihi bir şehir.
  • Sibiu – Erdel bölgesindeki Alman azınlığın kurduğu çok güzel, tarihi bir şehir.
  • Sibiel – Agriturizm ve pansiyonculukla meşhur olmuş sevimli bir köy.
  • Sighişoara – Karpatların kuzeyinde, kartpostal gibi bir şehir.
  • Cluj-Napoca – Dönüşümüz buradandı ama gezmek için fazla vaktimiz olmadı.

Haritada zigzaglar çizerek Transilvanya’nın önemli bir kısmını gezmiş olduk. Bir haftamız olsaydı daha iyi olabilirdi. Transfăgăraşan’a bir gün ayırmayı, methini duyduğum eski Boğdan beyliğinde yer alan Alba Iulia’ya gitmeyi ve Cluj-Napoca’ya biraz daha vakit ayırabilmeyi isterdim.

Romanya’da daha kapsamlı bir gezi programı yapacak olsam Karadeniz kıyısındaki Köstence’ye (Constanța), Moldova sınırındaki Yaş’a (İaşe) ve Batı Romanya’nın merkezi Temeşvar’a (Timişoara) da mutlaka yolumu düşürmek isterdim.

romania416
Transilvanya’nın en güzel şehirlerinden biri olan Sighişoara’nın kuşbakışı görünümü

Sabah saatlerinde Bükreş Otopeni havaalanına inip hemen kiraladığımız arabamızı teslim alıyoruz. Yukarıda da bahsettiğim gibi ilk başta Romanya’da araba kullanmaya alışmak biraz zaman alıyor. Havaalanından çıktıktan 10 dakika sonra polisler bizi hız sınırına uymadığımız için kenara çekiyor, şansımıza bir uyarıyla gitmemize izin veriyorlar.

Bükreş‘in merkezindeki Hilton Garden Inn‘de kalıyoruz. Arabamızı yakında bir otoparka, bavullarımızı da otelin resepsiyonuna bıraktıktan sonra hemen kendimizi sokağa atıyoruz. Eski şehir merkezinde bir tur atarak Macca ve Villacross pasajlarını, Fransız Barok tarzında inşa edilmiş C.E.C. Sarayı’nı, Ulusal Tarih Müzesi’ni ve Merkez Bankasını görüyoruz.

#bükreş #bucharest #cecsarayı #oldtown
C.E.C. Sarayı

#bükreş #bucharest #kilise

#bükreş #bucharest

Sonra kısa bir yürüyüşle günümüzde Parlamento Binası olarak kullanılan “Halkın Evi” Casa Poporului‘ye gidiyoruz. Bu bina Çavuşesku’nun büyük bir projesiymiş, tüm devlet dairelerini tek çatı altında toplamak için inşa edilmiş. Bu abartılı boyutlardaki bina Guinness Rekorlar Kitabı’na da, dünyanın en büyük sivil yönetim, en pahalı yönetim ve en ağır binası olarak geçmiş. Tamamen Romanya’dan çıkan hammadde ile inşaa edilen bina dünyada Pentagon’dan sonraki ikinci büyük binaymış. Binanın inşaatında tamamı Romanya’nın farklı bölgelerinden çıkarılan 1 milyon m³ mermer, 480 şamdan ve 1,409 avize, 3,500 ton kristal, 700,000 ton çelik ve bronz, 900,000 m³ ahşap kullanılmış. Yapımı altı yıl süren Casa Poporului’nin bulunduğu alandaki Bükreş’in tarihi alanı içindeki onlarca kilise ile sinagog ve 30,000 konut yıkılmış. Casa Poporului’nin içi tur rehberleriyle gezilebiliyor, rehberler turistleri “Sakın yanımızdan ayrılmayın, kaybolursanız sizi bulmamız 6 ayı bulabilir!” diye şakayla karışık uyarıyorlarmış. Biz binayı dışından turlamakla yetiniyoruz.

#bükreş #bucharest #CasaPoporului #halkınevi #parlamento #çavuşesku
Çavuşesku’nun eseri Casa Poporului günümüzde Parlamento Binası olarak kullanılıyor
#bükreş #bucharest #CasaPoporului #halkınevi #parlamento #çavuşesku
Bina gerçekten abartılı büyüklükte, kadraja zor sığdı!

Öğle yemeği vaktinin geldiğini ve çok acıktığımızı farkedince yolumuzu Energiea‘ya düşürüyoruz. Sokakta ağaçlar altında masaları da olan bu tatlı cafenin değişik limonataları ve kocaman burgerleri çok başarılı. Yemeğimizi nefes almadan yedikten sonra epeyce ağırlaşıyoruz ama otele dönmeden önce efsane kitapçı Cartureşti Carusel‘e uğruyoruz. Mekanın ambiyansı çok hoş, geniş bir İngilizce kitap seçkisi ile şık tasarım eşyalar da bulmak mümkün. Jackfruit çayı ve hatıra olsun diye Bram Stoker’ın Dracula‘sını alıyorum.

#bükreş #bucharest #romanyamerkezbankası #oldtown
Romanya Merkez Bankası
#bükreş #bucharest #cartureşticarusel #bookstore #kitapevi
Cartureşti Carusel’de saatler geçirebilirim

Otelde birkaç saat dinlendikten sonra akşamüstü tekrar sokağa çıkıyoruz. Bizim Bükreş’te olduğumuz hafta sonu Sokak Tiyatrosu Festivali varmış. Her sokakta farklı bir gösteriye denk geliyoruz, geçit törenleri, perküsyon gösterileri, dansçılar… Epeyce eğlenceli bir ortam var.

#romania #drums #streetperformance
Bükreş’te Sokak Tiyatrosu Festivali sırasında oldukça eğlenceli bir ortam oluyor
#bükreş #bucharest #streetperformance #dans #dance
Festivalde bir dansçı

Şık Calea Victoriei boyunca yürüyerek eski ve daha az eski binaların nasıl bir araya gelerek şehrin dokusunu oluşturduğunu izliyoruz. Bu yol bizi Bükreş’teki bütün protesto gösterilerinin yapıldığı, her daim trafik ve insan kalabalığından geçilmeyen dev Piaţa Victoriei, yani Zafer Meydanı’na çıkarıyor.

#bükreş #bucharest #buildings #binalar
Bükreş’te eski ve yeni binalar yan yana

#bükreş #bucharest #building #bina #mimari #architecture #brutalist

#bükreş #bucharest #piatavictoriei
Piaţa Victoriei ilk bakışta büyüklüğüyle insanı sersemletiyor

Meydandaki Ulusal Köylü Müzesi (Muzeul Țăranului) ve Doğa Tarihi Müzesi (Muzeul Antipa) gezmeye değer diyorlar, ama bizim buraya gelme amacımız başka. Çeşit çeşit eklerleriyle meşhur French Revolution‘a gidiyoruz. Frambuazlı ve mangolu eklerleri gerçekten harika.

#bucharest #bükreş #frenchrevolution #ekler #eclaire

Bükreş gece daha çok hoşumuza gidiyor. Cumartesi akşamı herkes gayet şık ve süslü bir şekilde dışarı çıkmış, bütün mekanlar dopdolu. Biraz dolaştıktan sonra akşam yemeği için Alt-Shift‘e gidiyoruz. Mekanın alt katı gayet hoş müzikler çalan Control Club, üst katı da geç saatlere kadar yemek ve içki servisi yapan bir restoran. Yemekleri biraz ağır olsa da viskili kokteylleri çok başarılı.

#bükreş #bucharest #university
Bükreş Üniversitesi
#bükreş #bucharest #AteneulRomân
Ateneul Roman, filarmoni orkestrasına ev sahipliği yapan bir konser salonu

Sabah yola koyulmadan önce resepsiyondaki kızın özellikle gitmemizi tavsiye ettiği Cismigiu (Çeşmeci) Park’a gitmeye ve güzel bir kahvaltı yapmaya niyetliyiz. Bükreş de Komünist geçmişi olan diğer şehirler gibi harika parklara sahip. Cismigiu Park şehirdeki diğer parklara oranla küçük sayılabilir, ama gerçekten çok güzel. Parkta kısa bir yürüyüş yapınca içimiz açılıyor.

#bucharest #bükreş #cismigiupark #trees
Cismigiu Bükreş’in en güzel parklarından

#bucharest #bükreş #cismigiupark

#pond #gölet #bucharest #bükreş #cismigiupark
Parktaki gölette kayıkla gezilebiliyor

#bucharest #bükreş #cismigiupark #peacock #tavuskuşu

Yola çıkmadan önce kahvaltı için M60‘ye gidiyoruz, burası Bükreş’teki en cool cafelerden biri ve kahvaltısı harika. Bu arada Romanya’da her yerde kredi kartı geçiyor ve temassız POS’lar var. Dijital trendleri bizden çok daha iyi takip ediyorlar ve çok iyi İngilizce konuşuyorlar. Ama kıvrak zekalarına rağmen bazen şaşırtıcı derecede inatçı ve sabit fikirli olabiliyorlar. Cafede kahveyi hangi boyda servis ettiklerini soruyorum, double espressodan hallice küçük fincanları gösteriyorlar. Diyorum ki “tamam, masaya iki fincan getirin, dört fincan parasını alın, kalan iki fincanı da termosuma doldurun”. Asla anlayamıyorlar, dört fincan kahve geliyor, biz ikisini termosa koyuyoruz. Veya hamburger mi istedin, “Ortadan keser misiniz paylaşacağız” diyoruz, “Bıçak getirelim siz kesin” diyorlar. Böyle konularda çok esnek değiller.

İlk durağımız Sinaia’ya yaklaşık iki saatlik yolumuz var. Tarımsal üretim Romanya’nın tarihi boyunca çok önemli olmuş, bu nedenle kırsalda yaşam çok canlı ve köyler şehirlerden çok daha bakımlı. Rengarenk evlerle dolu, her biri apayrı güzellikle köylerin içinden geçiyoruz. Bükreş’ten ayrıldıktan yaklaşık bir saat sonra hava bozuyor, gökyüzü kapkaranlık oluyor ve yağmur yağmaya başlıyor.

#romanya #sinaia #transilvanya
Romanya’nın köyleri birbirinden güzel evlerle dolu
#romanya #sinaia #transilvanya
Sinaia’da bulutlar peşimizden geliyor
#romanya #sinaia
Sinaia Transilvanya’nın turistik merkezlerinden, kasabadaki  bu güzel evler kiralanabiliyor

#romanya #sinaia

Sinaia‘ya vardığımızda da hava hala düzeltmiş değil. Burası Prahova Vadisi’nde, dağların arasında, doğa sporları, turizm ve kayak pistleriyle meşhur bir kasaba. Aynı zamanda Sinaia Manastırı ve Peleş Kalesi’yle de ünlü. Arabamızı park edip önce manastırı geziyoruz. 1695’te kurulmuş bu Ortodoks manastırı hala aktif.

#sinaia #manastır #ortodoks #monastery
Sinaia Manastırı

Manastırdan sonra Transilvanya’nın, hatta belki de Avrupa’nın en güzel kalesi olan Peleş Kalesi‘ni görmeye gidiyoruz. Romanya’nın ilk kralı I. Carol ve eşi Kraliçe Elisabeta bu bölgeye hayran olarak yazlık saray olarak Peleş Kalesi’ni yaptırmışlar. Sarayda merkezi ısınma sistemi, elektrik, sinema gibi o dönemin son teknolojisi kullanılmış.

#romanya #sinaia #peleş #castle #kale #transilvanya
Dağların arasında görünen Pelişor Kalesi
#romanya #sinaia #peleş #castle #kale #transilvanya
Peleş Kalesi Avrupa’da gördüğüm en güzel saraylardan biri
#romanya #sinaia #peleş #castle #kale #transilvanya
Kalenin içinde güzel bir restoran da var
#romanya #sinaia #peleş #castle #kale #transilvanya
Castelul Peleş / Peleş Kalesi

Peleş Kalesi ile aynı komplekste, biraz yukarıda Pelişor Kalesi var. Peleş Kalesi ile benzer tarzda ama daha küçük olan bu saray da Kral Carol’un yeğeni Ferdinand ve eşi Marie için yaptırılmış.

#romanya #sinaia #peleş #castle #kale #transilvanya
Peleş Kalesi’nin mimarisinde Carol ve eşi Elisabeta’nın Alman kökenleri etkisini göstermiş
#romanya #sinaia #peleş #castle #kale #transilvanya
Büyük holün tavanı ince bir cam işçiliğiyle süslenmiş
#romanya #sinaia #peleş #castle #kale #transilvanya
Hol ziyaretçilerin ilk kabul edildiği yermiş, tavan ve duvarlar bölgenin kaliteli ahşabıyla süslenmiş
#romanya #sinaia #peleş #castle #kale #transilvanya
Dönemin son teknolojisiyle yapılan sarayda bir sinema salonu da var
#romanya #sinaia #peleş #peleşor #castle #kale #transilvanya
Peleşor Kalesi / Castelul Pelişor

Kale birkaç farklı dil bilen rehberler eşliğinde geziliyor, kale ve kralın ailesinin buradaki yaşayışı hakkında güzel bilgiler veriyorlar. Kalenin içinde fotoğraf çekmek için ekstra para ödemeniz gerekiyor, ama kimse bu kurala uymuyor tabii ki.

romania145
Transilvanya’nın her köşesinde eşsiz manzaralar var
romania143
Dumanlı dağlar

Biz kaleyi gezerken yağmur hiç durmadığı için adamakıllı ıslanmışız, arabada hızlı bir kostüm değişikliği yapıp yola devam ediyoruz. Geceyi geçireceğimiz Braşov’a gitmeden önce yakındaki kayak merkezi Poiana Braşov‘a gideceğiz. Poiana Rumence “çayır” demekmiş, bütün Romanya’da bu isimde yerleşim yerleri var. Şansımıza yolda hava biraz açıyor.

#poianabraşov #orman #forest #romanya
Poiana Braşov’da kayak turizmi gelişmiş, büyük oteller var
#poianabraşov #orman #forest #romanya
Hello
#poianabraşov #orman #forest #romanya
Poiana Braşov

Şura Dacilor, Poiana Braşov’daki otantik ve geleneksel Romanya restoranlarından biri. İçerisi ahşap kütüklerle, av hayvanlarının postlarıyla, tavandan sarkan sebzelerle ve Rumen el işleriyle süslenmiş. Arkada çalan Rumen müzikleri çok hoşumuza gidiyor. Bölge üzümleriyle yapılmış şarap ve yerel lezzetler sarmale, kaburga ve kuzu etleri nefis.

#şuradacilor #romanianrestaurant #rumenmutfağı
Arda heyecanla yemeğini bekliyor
#şuradacilor #romanianrestaurant #rumenmutfağı
Otantik Rumen restoranı
#şuradacilor #romanianrestaurant #rumenmutfağı
Duvarlarda bölgede avlanan hayvanların postları asılı

Şaraptan dolayı hafif çakırkeyf bir şekilde restoranın hemen yanındaki ormanlık tepeye tırmanıyoruz. Buranın kışın da çok güzel olduğunu tahmin ediyorum, ama eminim çok da soğuktur. Yaz olduğu için karlar tamamen erimiş ama hava güneşli olmasına rağmen epey serin. Çam ağaçlarının arasında koşturuyor, çimenlerde yuvarlanıyor, kanımızdaki alkolü atana kadar baya eğleniyoruz.

#poianabraşov #orman #forest #romanya
Orman cini 🙂
#poianabraşov #orman #forest #romanya
Sonsuz çam ormanları
#poianabraşov #orman #forest #romanya
Kayak pistleri yazın da güzel
#poianabraşov #orman #forest #romanya
Bu da diğer orman cini 🙂

Arabamıza binip 15 dakika gittikten sonra bir köşeyi dönünce tepedeki dev harflerle yazılmış “Braşov” yazısı bize geldiğimizi haber veriyor. Bu Hollywood göndermesini niye yapmışlar pek çözemedik ama etkileyici görünüyor.

#braşov #orman #forest #romanya
Kuşbakışı Braşov
#braşov #orman #forest #romanya #hollywoodsign
Hani nereye geldiğinizi anlamadıysanız…

Braşov’un meydanı Piața Sfatului‘ye iki adım mesafedeki Drachenhaus Hotel‘de kalıyoruz. Şehir gece de çok canlı, biz de dışarıda birer kokteyl içiyoruz. Çok dolu bir gün geçirdiğimiz için gecenin devamını otelin mahzeninden aldığımız bir şişe nefis kırmızı şarapla odada geçiriyoruz.

#braşov #romanya #oldtown #eskişehir
Braşov sokakları yağmura rağmen oldukça davetkar görünüyor
#braşov #romanya #oldtown #eskişehir
Tepedeki kocaman “Braşov” yazısını şehrin her yerinden görmek mümkün
#braşov #romanya #oldtown #eskişehir #piatasfatului
Yağmur yağarken Piata Sfatului’de kimsecikler yok

Yağmurlu bir sabaha uyanıyoruz ama bu şirin Braşov’u keşfetmemize engel değil. Braşov da Transilvanya’nın büyük çoğunluğu gibi Saksonların kurduğu bir şehir, şehrin Almanca ismi Kronstadt. Tam merkezde yer alan Piața Sfatului, bu ortaçağ şehrinin kalbi. Meydan bu yağmurlu Pazar sabahı oldukça sessiz olmasına rağmen hem şehrin sakinleri, hem de gezginler için favori buluşma noktası. Meydanın çevresindeki rengarenk cafe ve barlarda geleni geçeni izlemek oldukça keyifli.

romania211
Braşov’da Ortaçağ havası korunmuş
romania218
Sfatului Meydanı’nında çok hoş cafe ve barlar var

Piața Sfatului’nin bir köşesinde Doğu Avrupa’nın en büyük Gotik kilisesi Biserica Neagra, yani Kara Kilise yer alıyor. Kilisenin duvarları 1689’daki büyük yangında karardığı için bu ismi almış. Bu haliyle oldukça etkileyici görünüyor.

#braşov #romanya #oldtown #eskişehir #piatasfatului
Meydandan Kara Kilise’nin görünümü

Birbirinden güzel eski evlerle dolu sokaklarda yürürken incecik bir sokak merakımızı uyandırıyor. Strada Sforii, yani “Sicim Sokak” Avrupa’nın en ince sokaklarından biriymiş. Aslen itfaiyecilerin geçişi için yapılmış olan sokak şehirdeki hoş detaylardan biri.

#braşov #romanya #oldtown #eskişehir #stradasforii #sicim #ropestreet
Strada Sforii, yani “Sicim Sokak”

Braşov neredeyse hiç bozulmadan korunmuş ve hala tipik bir Ortaçağ kenti görünümünde. Şehri gezerken eski surlar her yerde karşımıza çıkıyor. Surların bir bölümünde ortaçağdan günümüze gelen tek orijinal şehir kapısı olan St Catherine’s Gate’i de görmek mümkün. Güzelliğiyle adeta bir pastaya benzeyen bu kapı, zamanında Braşov bir Sakson şehri iken burada yaşamalarına izin verilmeyen Rumenlerin ticaret ve benzeri aktiviteler için şehre girmek istediklerinde kullanabildikleri tek kapıymış.

#braşov #romania #romanya #stcatherinesgate
St. Catherine’s Gate
#braşov #oldtown #romanya
Braşov
#braşov #romanya
Braşov

Braşov’un civarında gezilebilecek bir çok yer var, en ünlüleri de Bran Kalesi ya da Drakula’nın şatosu. Hava tam da Transilvanya efsanelerine yakışacak şekilde kasvetli ve kapkara. Kale de dağların ve ağaçların arasından uzanan Gotik kuleleriyle oldukça görkemli bir şekilde karşımıza çıkıyor.

#bran #brankalesi #brancastle #drakula #dracula #vampires
Bran Kalesi, Drakula’nın şatosu olarak biliniyor

Bran Kalesi 1377 yılında bölgede hakim olan Saksonlar tarafından inşa edilmiş. Drakula hikayesine ilham olan Vlad Tepeş birkaç defa burada konaklamış ama burası hiçbir zaman onun evi olmamış. Dracula‘nın yazarı Bram Stoker Romanya’ya hiç gitmemiş ama kitabı yazarken araştırma yapmış, Bran kalesi de kasvetli ve ürkütücü görünümüyle tam hayallerindeki vampirin eviymiş.

Günümüzde ise Bran bu efsanenin baya ekmeğini yiyor. Bran Kalesinin önünde devasa bir kuyruk var, şakır şakır da yağmur yağıyor. Lviv’de sıra beklemeye tövbe ettiğim için içini dolaşmayı pas geçip etrafında dolaşıyoruz.

#bran #romanya #kilise #church
Bran’de bir kilise

Kalenin girişine yakın bölgede çeşitli yiyecek ve hediyelik eşyalar satan tezgahlar ve küçük dükkanlar var. Güzel peynir ve salamlar bulmak mümkün ama hediyelik eşyaların çoğu adi ve kalitesiz. En beğendiğimiz dükkan mini minicik Zoll Memento oluyor, içindeki hediyeliklerin hepsi el yapımı, çok sevimli ve orijinal. Sahibi de çok sempatik, İstanbul’dan geldiğimizi öğrenince kocaman bir gülümsemeyle “aa ben de radyoda Lounge FM dinliyordum, ne tesadüf!” diyor. Dükkandan yaban mersini sirkesiyle ahşap oyma bir ayı biblosu, farklı bir tezgahtan da bölgeye has köknar ağacının kabuğuna sarılmış bir peynir alıyoruz.

Bran’de bu kadar vakit geçirmek yeter, tekrar yola koyuluyoruz. Bölgedeki bir diğer turistik yerleşim de Râșnov. Hakim bir tepede konumlanmış kalesi ve tepedeki yürüyüş yollarıyla ünlü. Buradan geçerken büyük bir panayır dikatimizi çekiyor, herkes çoluk çocuğunu atını ineğini almış gelmiş, ilginç bir ortam var.

#romanya #roadtrip #braşov #sibiu
Romanya yollarında enteresan araç ve insanlar karşımıza çıkıyor

Braşov ile Sibiu arasındaki yolumuzun üstündeki bir sonraki durak Făgăraş şehri. Romanya’nın tam ortasındaki bu şehir meşhur Făgăraş dağları ve Transfăgăraşan yolunun hemen kuzeyinde kalıyor. Transfăgăraşan çılgın virajları ve müthiş manzaralarıyla Top Gear tarafından dünyanın en iyi yolu seçilmiş. Făgăraş ziyaretçilere bu yolun başlangıcındaki en büyük şehir olmanın ötesinde fazla bir şey sunmuyor ama Cetatea Făgăraşului, yani Făgăraş kalesi görülmeye değer. 14. yy’dan kalma bu Ortaçağ kalesi oldukça iyi korunmuş. Kalede kısa bir yürüyüş ve yemek molasından sonra tekrar yola koyulmaya hazırız.

#romanya #fagaraş #bisericareformata #kilise
Făgăraş’ın merkezindeki Biserica Reformata altın kubbeleriyle dikkati çekiyor

 

#romanya #fagaraş #kale #ortaçağ #medievalcastle
Făgăraş Kalesi
romania239
Kalenin etrafındaki hendekte kuğu ve ördekler yüzüyor

Yolun geri kalanında pek durmadan akşam üstü Sibiu’ya varıyoruz. Gün boyu devam eden yağmur yerini fırtınaya bırakıyor. Sibiu’da kalacağımız Kleines Hotel gerçekten pek küçük, ama çok güzel. Modern ve cool bir şekilde döşenmiş odamızda eski bir piyano bile var! Camdan görünen manzara da harika olmasına karşın hava dışarıda yürünecek gibi değil.

#romanya #sibiu
Sibiu

Biz de arabamıza atlayıp Sibiu’nun güneyindeki devasa park Parcul Natural Dumbrava Sibiului’ye doğru gidiyoruz. Mucizevi bir şekilde şehirden uzaklaştıkça hava açılıyor, biz de sevinçle yağmurdan uzaklaşmak için hızlanıyoruz. Sibiu’da hala yağmur yağarken etrafını gezme fikri daha cazip geliyor, biz de yaklaşık 45 dakika uzaklıktaki turistik köy Sibiel’e gitmeye karar veriyoruz. Yolda güneş açıp gökkuşağı da çıkınca keyfimiz artıyor.

 

#romanya #sibiu #rainbow #gökkuşağı
Güneşi özlemişiz 🙂

romania246

Sibiel akıllı köylülerin neleri başarabileceğine çok güzel bir örnek. Köylüler turşu, peynir, şarap gibi ürünler üretiyor ve pansiyonculuk yapıyor.

#romanya #sibiel #leylek #stork
Leyleği havada değilse de yuvada gördük 🙂
#romanya #sibiel #flowers #çiçek
Köyde her yeri renkli çiçekler süslüyor
#romanya #sibiel #kırlangıçyuvası
Kapının üzerine kırlangıçlar yuva yapmış

Sibiel agriturizm konusunda epeyce ünlenmiş bir yermiş. Köyün geleneksel evleri korunmuş, tamir edilmiş ve rengarenk boyanmış. Yeni evler de geleneksel tarza uygun şekilde yapılıyor.

Sibiel’in civarındaki diğer köylerde de pansiyon ve restoran işletmeciliği yaygın, ama diğer köyler o kadar sevimli değil. Komşu köylerden Orlat’taki Maria Theresa Restaurant‘ta bir yemek molası veriyoruz. Büyük taş bir konağın içindeki otel ve restoran çok hoş dekore edilmiş. Bembeyaz masa örtüleri, gümüş çatal bıçak ve şamdanlar çok şık. Şarabımız nefis, ama yemekler bizim damak zevkimiz için çok ağır. Tabağımdakilerin ancak üçte birini yiyebiliyorum.

#romanya #mariatheresarestaurant
Restoranın ambiyansı çok güzel
#romanya #mariatheresarestaurant
Özellikle barı çok hoş tasarlanmış

Sibiu’ya döndüğümüzde hava kararmış, ama yağmur dinmiş durumda. Şehrin meydanları çok güzel ışıklandırılmış, Ortaçağdan beri korunmuş güzelim binaların gece görünümünün tadını çıkarıyoruz.

#romanya #sibiu #bridgeoflies #yalancılarköprüsü
Sibiu gece ışıl ışıl parlıyor
romania304
Yalancılar Köprüsü’nden ışıklara bakıyorum

romania306

Meydan ve ana caddeler oldukça iyi aydınlatılmış ve şıkır şıkır olsa da ara sokaklar hakikaten insanı bir ürpertiyor ve vampir efsanelerini akla getiriyor.

#romanya #sibiu #dark
Ara sokaklar azıcık ürkütücü

Sibiu, Romanya’da Alman Saksonların kurmuş olduğu şehirlerden biri, eski Almanca ismi Hermannstadt. Pırıl pırıl art-nouveau mimarisi, kızıl ve pembe tonlarında göz kapağı şeklindeki çatı pencereleri bulunan binalarıyla şehir çok etkileyici duruyor.

#romanya #sibiu #architecture
Sibiu’da nereye baksam zarif detaylar gözüme çarpıyor

romania334

#romanya #sibiu #architecture

Sibiu, Romanya’nın kültürel başkentiymiş, zamanında Strauss, Brahms, Liszt gibi ünlü besteciler burada konserler vermiş. Günümüzde de şehirde birçok konser, tiyatro, sanat ve müzik festivali düzenleniyor.

#romanya #sibiu #piatamare
Piața Mare
#romanya #sibiu #piatamare
Piața Mare
#romanya #sibiu #piatamare
Piața Mare

Şehrin ana meydanı Piața Mare buradaki her şeyin merkezi. Ortaçağ’da pazarların kurulduğu meydan bugün de şehir sakinlerinin ve ziyaretçilerin buluşma yeri. Meydanın bir ucunda bugün bir müzeye dönüştürülmüş olan Brukenthal Sarayı ve Belediye Binası bulunuyor. Bu binaların az ötesinden şehrin ana alışveriş caddesi Strada Nicolae Bălcescu’ya çıkılıyor. Karşı köşede ise şehrin bir diğer meydanı Piața Mică‘ya bağlanan pasajı ile Turnul Sfatului, yani şehrin kulesi bulunuyor.

#romanya #sibiu
Her yer güneş açınca daha güzel!
#romanya #sibiu #bridgeofliars #yalancılarköprüsü
Yalancılar Köprüsü
#romanya #sibiu
Özellikle turistik olan bölgelerde evleri çok güzel süslemişler

#romanya #sibiu

#romanya #sibiu

Piața Mică’da şehrin en turistik simgelerinden biri olan Yalancılar Köprüsü‘nü ziyaret ediyoruz. Burası Romanya’nın ilk demir köprüsüymüş. İsmi konusunda bazısı romantik, bazısı korkunç çeşitli efsaneler var. Ne olursa olsun çok güzel göründüğü kesin.

#romanya #sibiu #holytrinitycathedral #CatedralaSfântaTreimedinSibiu
Catedrala Sfânta Treime din Sibiu / Holy Trinity Cathedral
#romanya #sibiu
Sibiu’da sevimli bir tabela
#romanya #sibiu
Sibiu’da gotik bir kilise, burada da tipik çatı pencereleri kullanılmış
#romanya #sibiu #yalancılarköprüsü #bridgeofliars
Bridge of Liars

Sibiu’nun sur içinde kalan eski bölgesi Üst ve Alt Şehir olarak ayrılıyor, bu iki kısım birbirine merdivenli sokaklarla bağlanıyor. Bu sokaklar şehre farklı bir hava ve renklilik katıyor. Şehri çevreleyen surların ve kulelerin de bir bölümü ayakta.

#romanya #sibiu #surlar #tower #citywalls
Sibiu’nun surlarının bir bölümü zamana direnmiş
#romanya #sibiu #surlar #tower #citywalls
Surlar 1300’lü yıllardan kalma
#romanya #sibiu #surlar #tower #citywalls
Şehrin ayakta kalan kulelerinden biri
#romanya #sibiu #surlar #tower #citywalls
Turnul Dulgherilor

Sibiu’dan Sighişoara’ya giden yolda yine çok güzel köylerden, kasabalardan geçiyoruz. Yolunuz düşerse özellikle Şeica Mică’daki çok iyi korunmuş, 14. yy’dan kalma kale içi kilise görülmeye değer.

#romanya #şeicamica #fortifiedchurch #bisericaevanghelica #kalekilise
Biserica Evanghelică, 14.yy’dan kalma kale içine kurulmuş bir kilise
#romanya #şeicamica #fortifiedchurch #bisericaevanghelica #kalekilise
Düşmanlar saldırdığında halk kiliseye sığındığı için çevresine kale inşa edilmiş

Rumenler oldukça yaygın bir şekilde otostop çekiyorlar. Yolda yaşlı bir teyzeyi arabaya alıyoruz. Tek kelime İngilizce bilmiyor, gideceği yere geldiğimizde hafifçe omzumuza dokunuyor ve para uzatıyor. Parasını almayınca seviniyor, teşekkür edip iniyor. Özellikle köylerdeki insanlar halleri, tavırları, kılık kıyafetleriyle bizim insanımıza çok benziyorlar. Teyzeler aynı şekilde başını bağlıyor, amcalar kasket takıyor.

#romanya #villagehouse #gelenekselev #köyevi #color #yellow
Şirin Rumen köy evleri

#romanya #villagehouse #gelenekselev #köyevi #color #orange

#romanya #villagehouse #gelenekselev #köyevi #color #salmon

Romanya’daki son günümüzde hava güneşli ve sıcak olduğu için çok mutluyuz. Bu mutluluğumuz Transilvanya’nın fantastik isimli güzel şehri Sighişoara’ya varınca bir kat daha artıyor, çünkü buradaki rengarenk binalara bayılıyoruz!

#romanya #sighişoara
Sighişoara
#romanya #sighişoara
Sighişoara
#romanya #sighişoara
Sighişoara
#romanya #sighişoara
Sighişoara
#romanya #sighişoara
Sighişoara

Sighişoara Ortaçağ’da Saksonlar tarafından kurulmuş olan şehirlerden bir diğeri. Özellikle sur içindeki eski şehrin çok iyi korunması nedeniyle UNESCO Dünya Mirası Listesine girmiş. Zanaatkar ve tüccarların yoğunlukta olduğu zengin bir halka sahip olan şehirde birbirinden güzel ev ve binalar var.

#romanya #sighişoara #clocktower #saatkulesi
Turnul cu Ceas – Saat Kulesi
#romanya #sighişoara #clocktower #saatkulesi
Sighişoara’nın kalbindeki Saat Kulesi
#romanya #sighişoara #clocktower #saatkulesi
Sur içinin girişinde tahta kiriş ve kolonlarla desteklenmiş bir yol bulunuyor
#romanya #sighişoara #view
Sighişoara’nın kaleden görünümü
#romanya #sighişoara #clocktower #saatkulesi
14. yy’dan kalma Saat Kulesi, Sighişoara’nın sur içi bölgesine ana giriş kapısını da içinde barındırıyor

Sur içinde gezerken kuleler görüyoruz. Bu kulelerin çoğu bozulmadan günümüze gelmiş. Hepsi geçmişte ayrı bir meslek grubuna aitmiş, isimleri de bunu belirtiyor. Çizmeciler Kulesi, Tenekeciler Kulesi, Demirciler Kulesi gibi…

#romanya #sighişoara #BisericaSfântaTreime #holytrinitychurch #view #manzara
Uzaktan Holy Trinity Church manzarası
#romanya #sighişoara #turnulcizmarilor #çizmecilerkulesi #oldtown
Turnul Cizmarilor, yani Çizmeciler Kulesi şehrin en güzel noktalarından birinde yer alıyor
#romanya #sighişoara #transilvanya #oldtown
Sighişoara
#romanya #sighişoara #transilvanya #oldtown
Sighişoara’nın tarihi bölümü pastel renklerdeki binalarıyla göz alıyor

Bu güzel yaz günü sokaklar cıvıl cıvıl olsa da belli ki buranın kışı çok fena. Şehir epeyce tepelik bir bölge üzerine kurulmuş ve etrafında sert rüzgarları kesecek yüksek dağlar da yok. Şehrin en yüksek noktasındaki manastırda okuyan çocukların buraya rahatça ulaşabilmeleri için ahşap tünellerin içine basamaklar yapılmış. Scara Şcolarilor, günümüzde turistleri ve sokak müzisyenlerini hava şartlarından koruyor.

#romanya #sighişoara #ScaraŞcolarilor #ahşaptünel #scholarsstairway
Scara Şcolarilor, manastıra ulaşımı kolaylaştırmak için yapılmış
#romanya #sighişoara #manastır #BisericaMănăstirii
Biserica Mănăstirii, gotik mimarisi ve hakim konumuyla oldukça etkileyici görünüyor
romania413
Biserica Mănăstirii

Bran Kalesi Drakula’nın evi olarak bilinse de aslında Vlad Tepeş’in doğum yeri Sighişoara’ymış. Şu anda bir restorana dönüştürülmüş olan Casa Vlad Dracul‘un, Vlad’ın doğduğu ev olduğu söyleniyor. Saat kulesine bakan meydanda birer soğuk bira içerek turist kalabalığını izliyoruz.

#romanya #sighişoara

Dönüş uçağımızın saati yaklaşırken son durağımız Cluj Napoca‘ya doğru hızla ilerliyoruz. Ne yazık ki çok fazla vaktimiz kalmadı, ama arabayla şehrin içinde dolaşırken bile buranın Kuzey Romanya’nın kalbi olduğunu anlamak zor değil. Günlerdir gezdiğimiz mini mini turistik şehirler ve köylerden sonra Cluj Napoca bizi bir anda büyük şehir ritmine döndürüyor. Barok binaları, değişen insan tiplemeleri ve yazılarla buradaki Macar etkisi hissediliyor. Sevimli People Pub‘da son defa nefis bir yemek yedikten sonra Romanya’ya veda ediyoruz.

 

 

Yorum bırakın